EMPATİ ve KORONAVİRÜS

1989 yılının Kasım ayıydı. Afşin Lisesi’nde hem Türk Dili ve Edebiyatı hem de Müdür Yardımcısı olarak görev yapıyordum. Dokuz yıldır ilçedeki bütün törenlerde, millî bayramlarda sunuculuk yapıyordum. Bütün sosyal etkinliklerde festivallerde, yarışmalarda görev alıyordum. İlçede en çok tanınan öğretmenlerden birisi olmuştum. Ayrıca o yıllarda ilçede dershane olmadığından hafta sonlarında okulumuzda, ortaokul son sınıf öğrencilerine, Anadolu lisesi, Fen lisesine hazırlık kursları; lise son sınıf öğrencilerine üniversitelere hazırlık kursları veriyorduk.

 Okulumuzun deneyimli, kaliteli bir öğretmen kadrosuyla dershane sisteminde çalışıyorduk. İstanbul’dan bir dershane ile işbirliği yaptık. Her ay o zamanki adıyla ÖSS denemesi yapıyorduk. Hafta içinde de öğrencilerime test tekniği hakkında bilgi veriyor, deneme testleri yapıyordum. Yetiştirme kurslarına katılan öğrencilerimiz, hem Anadolu ve Fen liseleri ile üniversite sınavlarında başarılı oldular. Bu başarı hepimizi mutlu etmişti.

Aylardan kasımdı, dört müdür yardımcısı aynı odada, masamızda günlük işlerimizi yapıyorduk. Genç, iki Polis memuru odamızın kapısında göründü. Bizler polis memurlarını görünce meraklandık. Polislerden biri:

---Biz Harun Bey’le görüşmek için geldik, dedi.

Odada ismi Harun olan iki müdür yardımcısı vardı. Ben polislere:

---Çitil mi, Şahin mi? diye sordum. Polisler:

----Harun Çitil’le görüşmek için geldik, dediler.

Ayağa kalktım:

-----Hoş geldiniz! Diyerek iki polis memuruyla tokalaştım. Masanın önündeki iki sandalyeye oturmaları İçin buyur ettim. Sonra da:

-----Size nasıl yardımcı olabilirim? Diye sordum.

Polislerden uzun boylu, esmer tenli olanı konuşmaya başladı:

----Emniyet Amirimiz Ahmet Beyaz, EMPATİ nedir? Diye hepimize bir ödev verdi. Empatinin ne olduğunu İlk açıklayan ilk polise ödül vereceğini söyledi. Biz de araştırdık, sorduk soruşturduk ama empatinin anlamını kimse bilemedi. Komiserimiz sizi tanıyormuş. Bize dedi ki:

---  Lisede bir müdür yardımcısı var, empatinin anlamını bilse bilse o bilir, dedi. Biz de bundan dolayı sizin yanınıza geldik, dediler.

O yıllarda  ilçede şimdiki gibi halk kütüphanesi , bilgisayar,internet yoktu.İlçede en büyük    Kütüphane lisedeydi.Beş binin üzerinde kitap vardı.Kütüphaneden sorumlu müdür yardımcısı bendim.                                                                                                                                                                       Polislerin konuşmalarını diğer müdür yardımcısı arkadaşlarım da dinliyorlardı.Hepimiz birbirimize bakıştık.Bir anda odada  sessizlik oldu.Birbirimize bakıştık.Kimse,empatinin anlamını bilmiyordu.Ben de bilmiyordum,diyerek polisleri göndermek yanlış olurdu.Karizmayı çizdirmek olmazdı.Emniyet amiriyle yakından tanışıyordum çünkü öğrenci velimizdi. Zaman zaman amir beyi ziyaret  ediyordum.Biri kız,bir oğlan olmak üzere iki çocuğu vardı.İki öğrencimiz de şımarık değil  çalışkan ve terbiyeliydi .

Polislere iki çay söyledim:

---Siz çayınızı içinceye kadar kısa bir işim var, hemen geleceğim,diyerek yanlarından ayrıldım.

Serde gençlik var.Koşar adımlarla üçüncü kattaki kütüphaneye gittim .Dünyanın  ilk  büyük ve  lügat ansiklopedisinden-Meydan Larausse Ansiklopedisi’nden- EMPATİyi buldum.

EMPATİ(duygudaşlık):Bir insanın,kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak, onun duygularını ve düşüncelerini doğru olarak anlaması anlamına geliyor.Yani, sana yapılmasını istemediğin bir şeyi

başkasına yapmayacaksın.Peygamberimizin:Komşusu açken,tok yatan bizden değildir.Hadisi empatiye

en güzel bir örnekti.İğneyi kendine,çuvaldızı başkasına batır.Türk ata sözüyle empatinin önemi

anlatılmştı.Bizim kültürümüzde,tarihimizde  empatiye çok  güzel örnekler  vardı.

Polisler, çaylarını bitirmeden odama  döndüm.Polisin birine kağıt ,kalem verdim.Empatinin anlamını

Yazdırdım. Polisler, güler yüzle teşekkür ederek okuldan ayrıldılar. Ben de bir hafta boyunca öğrencileri-me empatiyi anlattım. Çünkü öğrencilerin okulda ve sosyal hayatta, başkalarına karşı yanlış davranışlar yapmamaları için, empati yapmayı öğrenmeleri çok önemliydi. Ben de bu yaşıma gelinceye değin hayatımın her döneminde empati yaptım ve yapmaya devam ediyorum.

Kıymetli okuyucularım, şimdi diyeceksiniz ki empatinin koronavirüsle ne ilgisi var? Şimdi onu açıklayacağım. Koronavirüs , Çin’in Wuhan şehrinde  ortaya çıktı. Koronavirüs 31 Aralık 2019’da sebebi tespit edilemeyen bir zatüre vakasının DSÖ’YE bildirilmesiyle dünya gündemine geldi. Çin hastalığın bu ilk çıktığı dönemde empati yapmadı. Ekonomik kaygılar ön planda tutuldu. Komünist Çin yöneticilerinde de Allah sevgisi ve Allah korkusu olmadığı için empati yapmadılar. Bütün dünyaya koronavirüsün yayılmasına sebep oldular. Bundan dolayı Çin yöneticileri birinci derecede suçludur. Bu komünist yöneticilerin Uygur Özerk Bölgesindeki(Doğu Türkistan) Türklere uyguladıkları zulmü bütün dünya biliyor ama bilmemezlikten geliyor.. İslam dünyası da Uygur Türklerine uygulanan mezalimi görmezden geliyor. Ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti de ekonomik kaygılardan dolayı, yeteri kadar Uygur Türkleriyle ilgilenemiyor. En acımasız zulümler halen devam etmektedir. Cenab-ı Allah yardımcıları olsun.

Kronavirüste ikici suçlu ülke ABD’dir. Çünkü dünyanın süper gücüdür. Dünyadaki bütün olaylardan ABD gizli servisi CIA’nın haberi vardır. Amerikan  yönetimi de ekonomik kaygılarla hastalığı gizlemişler ve zamanında yeterli tedbirleri almadıkların için sağlık sistemleri çökmüştür.. Salgın hastalıkla mücadelede en başarısız ülke durumundalar. Üstelik bizim ülkemizde koronavirüs hastaları ücretsiz tedavi edilirken ABD’de koronavirüs hastaları  yüksek parayla tedavi edilmektedir. Yani, süper güç ABD’nin balonunu, koronavirüs patlatmıştır. İçinde bulunduğumuz günlerde, ABD’de hastalığı dünyadan gizlediği için Çin yönetimini suçlamaktadır. Koronavirüsten dolayı  belli ki ABD-ÇİN hesaplaşması  devam edecektir.

Avrupa ülkeleri de Koronavirüsle mücadelede sınıfta kalmışlardır. İngiltere, başlangıçta koronavirüsü  -Ölen ölür, kalan sağlar bizimdir, anlayışıyla  hastalığı hiç ciddiye almamış ama kraliyet ailesinden bazı veliahtların ve Başbakan’ın koronavirüs testinin pozitif çıkmasıyla işin vahametini anlamışlardır. İtalya ve İspanya’daki koronavirüs salgını daha da vahimdir. Türkiye koronavirüsle mücadelede daha başarılıdır. Yöneticilerimiz gerekli tedbirleri zamanında almıştır.Jeopolitik konumumuzdan dolayı ABD’de den,Avrupa ülkelerinden ,Suudi Arabistan’dan ,İran’dan  gelen vatandaşlarımız koronavirüsü ülkemize taşımışlardır.Devletimiz vatandaşlarına sahip çıkmıştır.Ancak halk olarak uygulamada eksiklerimiz olmuştur..Koronavirüsle mücadelede başarılı olmamız için,karantinanın yanısıra hem hijyen kurallarına hem sosyal mesafeye uymalıyız  ve  evde kalmalıyız.

Koronavirüs salgını göstermiştir ki bütün dünya-insanlık-empati yapmak mecburiyetindedir.Çünkü

Koronavirüs Müslüman,Hristiyan,Yahudi,ataist;Türk,Alman,Fransız,Arap,Rus,Amerikalı…Kadın ,erkek; genç,yaşlı ,zengin ve fakir  ayrımı yapmadan bütün insanlığı tehtit etmektedir.Hepimiz endişe ve korku içindeyiz.

Bir düşünür der ki:Bizler,sahip olduğumuz mutlulukların kıymetini bilmeyen cahilleriz;onlardan birini ya da birkaçını kaybettiğimizde değerlerini anlarız ama iş işten geçer.Bizler,şimdi günlük sosyal hayatımızı;sokağa çıkmayı,parka,berbere,bakkala,fırına gitmeyi,dolmuşa,otobüse,trene,binmeyi özledik.Hepimiz evlerimize hapsolduk!Normal yaşantımıza ne zaman döneceğimizi bilmiyoruz.Bundan dolyı hepimiz  karamsarlık  içindeyiz…                                                                             

Birkaç gün sonra, on bir ayın Sultanına- Ramazan ayına- kavuşacagız. Ramzan ayı rahmet ayıdır.Ramazan Ayı tövbelerin,duaların,hayır ve hasenatın kabul olduğ mübarek bir aydır.Ku’ran’ayıdır.Çünkü kutsal kitabımız bu ayda indirilmeye başlanmıştır.Kur’anda bin aydan daha hayırlı olduğu bildirilen Kadi Gecesi yine bu ay içerisinde kutlanır.İslamın  temel şartlarından olan oruç da bu ayda tutulur.Ramazan’da Kur’an hatmi yapılır.

Ramazan ayı empati ayıdır.Müslümanlar oruç tutarken açlığın,fakirliğin,yoksulluğun anlamını kavrarlar.Zenginlerin zekat ve fitrelerini fakirlere vermesiyle sosyal yardımlaşmanın yapıldığı bir aydır.Bolluk ve bereket ayıdır.

Koronavirüsle mücadeleyi yürüten Cumhurbaşkanımıza ,bakanlarımza,sağlık kurulumuza, valileri- mize,  kaymakamlarımıza,belediye başkanlarımıza,askerlerimize,polislerimize,adını sayamadığım görevlilerimize ve kahraman sağlık çalışanlarımıza gönülden teşekkür ediyorum.Allah hepsinden razı olsun.                                                                                                                                               

Türkiye Cumhuriyeti Türk-İslam dünyasının güneşidir. Şanlı tarihimiz bize böyle bir misyon yüklemektedir. Bundan dolayı Cenab-ı Allah; devletimize, milletimize zeval vermesin.

Bu mübarek ayda, dileğimiz: Yüce Allah’ın Şafi isminin hürmetine, koronavirüsün aşısının en kısa zamanda bulunmasıdır. Bütün dünya ile birlikte Türkiye’mizin de normal hayata dönmesidir… İnsanlarımızın hayatlarını,saglıklı,huzrlu ve mutlu bir şekilde yaşamalarıdır…..

SIHHAT ve AFİYET DİLEKLERİMLE,HEPİNİZE SELAM OLSUN.                                                                                                                                                                                                                                            

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Harun Çitil Arşivi