EMİR KİMDEN?

Değerli dostlar puslu havayı seven sinsi kurtlar yine bildik numaralarla ha bire ortalığı toz duman bulutu ile kaplama gayreti içerisinde. Yerli yabancı şer ittifakının bu sefer tutar mı diyerek göle çaldığı maya çok şükür bir kez daha tutmadı ve rezil oldular olmasına da ne diyelim Allah akıl fikir versin.

Sureti insan görünümlü bu kuklalara emir verenlerin kim olduğu sorusunda akla gelenlerin başında Bidon kafa var.  Bu işin neresinde olduğu gündemin öncelikleri arasında düşünülmeli. 

Emir-alların sorgusu bittiğinde belki durum biraz daha netleşecek ama perşembenin gelişi sanki çarşambadan belli.

Etrafımızı ateş çemberine alan dış mihraklar beklenti içine girdikleri kaos ve kargaşa ortamını geliştirmek ve olgunlaştırmak için daha uzun süre çalışacaklar çalışmasına da içimizdeki yerli görünümlü alçakların böyle bir kaostan nasıl bir kazanç umduklarını doğrusu anlamış değilim.

Aklıma öncelikli olarak gelen ise din düşmanlıklarının böyle bir felaketi göze almalarına vesile olabileceği.

Din düşmanlığı tedavisi mümkün olmayan kötü huylu bir kanser ve bu illetten kurulmanın ilacı da ölüm.

Durum böyle olunca da  olgusuz algılar ve algı tüccarlarının  piyonu durumunda olan trollere daha uzun süre iş ve aş kapısı olarak bu bataklıktan beslenmeye devam edecekler.

Malum zihniyetin tetikçiliğini yapan yerli görünümlü devlet ve millet düşmanları var güçleri ile birlik ve bütünlüğümüzü dinamitleyedursunlar çok şükür vatandaşımızın böyle hezeyanlara karnı tok. Sağdan soldan gelen havlamalara da zaten kulakları alışık.

Geçtiğimiz hafta boyu tartıştığımız malum gece bildirisi ile ilgili her kafan bir avaz çıka dursun savcılarımızın tutuklananlar için ek süre talebi durumun sanılandan daha vahim olduğunu düşünmeme sebep oldu.

Gerçekten yaşını başını almış devletimizin koruması altında lojmanlarda oturan bir elleri yağda diğer elleri balda olan bu dedeler durup dururken düğün değil bayram değil milleti niçin öpmek istedi dersiniz? Yoksa Bidon kafanın geçtiğimiz yıllarda sarf ettiği dış müdahalenin fitilini ateşlemeleri emirine istinaden mi bu densizliği her türlü sonuca katlanarak yaptılar.

Soruşturmanın çok yönlü yapılıyor olduğunu düşünüyorum.

Savcıların verecekleri karar bu yönden çok önemli.

İfade vermeye davet edildikleri halde gelme lütfunda bulunmayan demokrasiye ve hukuka bağlı olduğunu iddia eden dedeler bu makaleyi yazdığım saate kadar henüz ifade vermek için teşrif etmemişlerdi.

Sanırım niyetleri de pek yok gibi. Devlet görevini yapıp tutuklamaya kalksa ki, inatları devam ederse öyle olacak. Alın size bir başka Gergerlioğlu filmi. Nasıl olsa figüranlar ve senaryo hazır.

Hatırlıyorsunuz geçen hafta vizyonda olan Gergerlioğlu filmini.

Yediği herzelerden dolayı suçlu bulunmuş suçu sabit görülüp onanmış ve teslim olması içinde 10 günde süre verilmiş.

Süre doldu dolmasına da hazrette tık yok.

Beklenen emir geliyor ve film başlatılıyor.

Başrol oyuncusu ve figüranlar senaryoda yazılan oyunu oynadılar. Kameralar 5.kolcular ve zihniyetini kiraya vermiş tüm troller anında filmi tüm dünyaya yayınladılar.

Tutuklamak için gelen görevliler tam abdest alıp namaza duracakken dini bütün bir mağduru(!) tutukluyor.

Milletin hassas sinir uçlarında reaksiyon oluşturacak algılar olgu olarak pazarlandı ama çok şükür filmin sonunda tutuklanma gerçekleşti ama bu kez de ikinci senaryo servis edildi turp gibi adam bir anda kalp krizi geçirerek apar topar acillerin yolu tutuldu.

Anjiolar tahliller daha neler neler....

Ama adam turp gibi çıkmaz mı?

Gerisi malumunuz…

Körler sağırlar birbirlerini ağırlayadursunlar biz millet olarak şu ramazan ikliminden karlı çıkmanın çare ve çözümü için gayret edelim.

RAMAZAN İKLİMİNE GİRDİK

Zor ve zahmetli bir dönemden geçtiğimiz bugünlerde manevi dinamiklerimizi çelik gibi kuvvetlendirecek olan sayılı günler Salı günü başladı.Tıpkı geçen yıl olduğu gibi bu yılda korona belasının gölgesinde karşılıyoruz Ramazanı.

Rahmeti, mağfireti ve bereketi ile geldiğinden olsa gerek uzun süre açlığa, susuzluğa rağmen içimizde tarifinde zorlandığımız güzel duyguları bir kez daha doya doya bir ay boyunca yaşayacağız inşallah.

Tok insan açlık duygusunu bu ayda tadıyor. Bedenini zararlı alışkanlıklarla kirletmiş bir insan, gün boyu, hatta bazen bir ay boyu sigara, alkol hatta uyuşturucu almadan rahat yaşayabiliyor. Biz hekimler hala bunun sırrına vakıf değiliz.

Bir yıl boyunca kirlettiğimiz doku ve organlarımızı sayılı günlerde yıkayarak maddi ve manevi olarak temizlemenin etkisini oruç tutanların yüzünden okumak mümkün. Yüz kaslarımızdaki gerilim ve stres azaldığı için daha mütebessim daha güven veren bir beden diline sahip oluyoruz.

 Tüm bu başarılar aciz ve iradesi zayıf insanın bu aya mahsus olarak kazandığı sabır silahından kaynaklı.   Sabır silahı sanki bu aya mahsus olarak fonksiyon icra eden manevi bir kalkan. Çünkü başka zamanlarda çoğunlukla iş görmez.

 Ramazan ayına mahsus sağlığımızla ilgili sırları anlamak ve anlatmak kolay değil.  Oruç kalkanı ile sadece maddi bedenimiz temizlenmez. Manevi olarak üzerimizde bulunan kirlerde arınır. Hoşgörü, tevekkül, diğerkâmlık, işar, acizlik, sabır, verme hazzı gibi birçok temizlik malzemesi bir ay boyu temizleriz tüm kirlerimizi.

Açlık, susuzluk, yeme gibi dürtülerimiz sabır silahı ile tedavi edilir. Stres gerilim üreten hücreler ramazan ikliminde muhabbet hoşgörü ve fedakârlık üretmeye başlar. Midemiz karaciğerimiz istirahat etme fırsatını bulur. 

Ramazan ikliminde kilo almamak için yeme dürtülerimizin dizginini elimizde tutmamız gerekiyor. Yoksa insan farkında olmadan bayrama 3-5 kilo fazla ile girebilir. Yeme alışkanlığındaki değişime hücrelerimiz alışana kadar yemede içmede ölçülü olmalıyız.

Tembellik uyku düzensizliği ve hareketsizlik gibi bu aya mahsus yapılan yanlışlarda kilo almamızın fitilini ateşleyebilir. Beyaz undan yapılmış pideler yağlı beyaz şekerli tatlılar ve açlığın uyardığı iştah ile oturulan zengin ramazan sofraları biz farkına varana kadar bizi şişmanlatabilir.

Aman dikkat dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım. Bu güzel günleri maddi ve manevi kazançlarımız için birer fırsat olarak değerlendirmeye ne dersiniz?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Ali Akben Arşivi