Düşünüyorum, O Halde Allah Var

Sokrates’in meşhur sözüdür: “Düşünüyorum, o halde varım”, Yunanlı Filozof o yıllarda böyle demiş. Tabii eksik düşünmüş. Zira biraz daha derin ve doğru  düşünseydi, Allah’ı kabul ederdi. Ona göre elbette akıl ile her şeye ulaşılırdı.

Akılı öncelikle insan evrelerinde göre bölümlere ayırmalıyız. Çocuk akılı; tekamülleşmeye hazır AKILdır. Genç akıl; tekamülleşmeyi teknik-bilim ve tecrübe ile nispeten devam ettiren AKILdır. Orta-İhtiyarlık aklı;  Tecrübenin sona ermesi, akılın tekamül haline varmasıdır.

İnsan aklının gelişmesi bir süreçtir. Önceki aklımızı hep eleştiririz. Kendi aklımızı beğenir, başkalarının aklına da saygı duymazsak, bencil oluruz ve aklımız tekamülleşmeye kapalı olur.  Görüş, akıl ve ego  aynı şey midir? Konumuz akıl olduğu için diğer hususlara girmiyorum.

ALLAH VAR MI YOK MU?

Allah’a inanmayanlar veya araştıranlar şunları sorabilirler:

Allah varsa gösterin? Görünmeyen bir şeye nasıl inanıyorsunuz? Öldükten sonra geri gelen var mı? Her şey kendiliğinden meydana geldi. Kâinatın içerisinde her şey kimyasal, fiziksel, matematiksel oluşumlarla meydana gelmiştir. Vs...

Tarihi incelediğimizde o zaman imkânsız olan bir çok şeyler şimdi var olmaktadır. İlerde de şimdi bize uzak gözükenler, aklımızı aşan olaylar belki de olacaktır.

Dünyada birçok inanç vardır. Bunları Semavi ve batıl inançlar diye adlandırabiliriz. İnançsız bir insan dahi muhakkak bir şeye inanıyordur. Sevgi, mutluluk, güven gibi kavramlar da inancın birer şubesidir.

Akıllı insanın hiç bir şeyin kendiliğinden oluştuğuna inanmaması lazım. Zira kendiliğinden oluşmuştur diyen kişi aklını kullanmamış olur. Tersine her şeyi sorgulaması, nedenini araştırması gerekir.

Dünyamızda hayvanlara tapan, heykellere tapan, ateşe tapan nice milyon insanlar vardır. Kominist, materyalist nice milyon insanlar da vardır.

Bize göre kâinatın olması Allah’ın var olduğunun kanıtıdır. En küçük bir şeyin dahi var olması bazı kurallara bağlıdır. Yani hiç bir şey kendiliğinden var olamaz, mutlaka onu oluşturan etkenler vardır. Usta, mühendis, ressam gibi bir çok meslek erbaplarının etkisini düşünürüz. Fiziksel, kimyasal ve diğer oluşumların da etkisini düşünürüz.

O halde muntazam kâinatın var olması, gezegenlerin oluşması, hepsinin muhteşem düzen içerisinde olması, zaman sürecinin olması, gece gündüz olayı, en küçük mikroptan en büyük kainata kadar her şeyin bir intizam içerisinde olması, küçükten büyüğe her şeyin bir görevi ve kabiliyeti olması, dünyada nice milyarlarca insan veya canlının doğması ve ölmesinin gerçekleşmesi, yaşamın suda toprakta havada olması, her insanın bir kaderinin olması, her insanın kendisine mahsus parmak izi olması, milyarlarca çeşit yiyecek ve içecek olması, milyarlarca renk-şekil-lezzet olması, insan vücudunun mükemmelliği, hava-su-ateş-toprak birlikteliği, farklı diller, farklı kültürler, farklı iklimler, farklı bölgeler, henüz bilmediğimiz hayat ve yaşamlar gibi bir çok olayları görmek akıllı insan için sorgulanması zor bir durum değildir. İşte bütün bu olayları sorgulayan kişi;

Muhakkak bu kadar güzellikleri var eden ancak bir yaratıcı vardır. 2 yaratıcı da olamaz zira iki yaratıcı olsaydı kargaşa olurdu. Akıllı kişi;” Bu kuralları koyan ve uygulayan ancak ALLAH’tır.” der.

Vesselam Allah’ın varlığı için ne kadar örnek versek yine de azdır. Ne mutlu Müslüman olup gereğini yapanlara. Saygılar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer IŞIK Arşivi