Din Sizin Mi, Allah’ın Mı?

Böyle bir soru sorulmaz belki ama tarih boyunca yaşananlara baktığımızda “Din sizin mi, Allah’ın mı?” diye sormadan da kendimizi alamıyoruz…

Sahi, inandığınız, iman ettiğiniz, gereklerini yerine getirmeye çalıştığınız din, sizin mi?

Kuralları koyan siz misiniz mesela…

Haramı, helali belirleyen siz misiniz?

Emir ve yasaklar sizden mi geliyor?

Neyin iyi, neyin kötü olduğunu belirleyen, neden kaçınılması, neyin desteklenmesini tavsiye eden de siz misiniz?

(Haşa) Kur’an-ı Kerim’de yazan her ayet sizin dilinizden dökülen mi, yüreğinizden gelen mi, yoksa tek yaratıcının sözleri mi?

Bütün bunlara elbette ki “ben” diyen çıkmaz.

Ama uygulama böyle değil.

Uygulamaya baktığımızda sanki birileri dini kendi tekeline almış; emir ve yasakları belirleyen de kendisi.

Din adına cinayet işlerken, dayanağını İslam’dan alamayacağına göre kendine ait bir dinden böyle bir yetki almış olmalı.

Mezhepleri dinin önüne koyup, kendi din kardeşini, kendi camisini, kendi ibadethanesini yakacak kadar gözü dönmüşlerin, hangi dinden olduğunu sorgulamak elbet mümkün ama böyle bir din bulamazsınız.

Hiç kimse, hiçbir kaynakta, hiçbir âlimin, hiçbir müçtehidin, hiçbir imamın görüşleri arasında mezhepçiliği, İslam dininin yerine ikame eden tek bir satır bulamaz.

Buna rağmen, sanki bütün kaide, mezhep üzerine kurulmuşmuş gibi davrananlar var.

Elbette bu yeni bir tartışma konusu değil.

Peygamberimizin (sav) vefatından sonra başlayan ve günümüze kadar ara ara dozunu arttırarak devam eden bir yaradır mezhepçilik…

Sadece mezhepçilik değil, tarikatçılık, grupçuluk, dernekçilik, vakıfçılık, particilik, ırkçılık, kabilecilik, aşiretçilik de böyle…

Sorduğunda hepsi Müslüman…

Hepsi İslam dinine mensup…

Ve çoğunlukla da İslam’ı en iyi yaşayanlar…

Ama baktığında, din düşmanının bile yapmadığını bir birine reva gören cahiller güruhu…

Gerekçenin ne olduğuna bakmıyorum; şu idam edildi, bu öldürüldü, bu ibadethane kundaklandı diye de yazmıyorum.

Eğer, kendi din kardeşine, kendi dinine ait bir ibadethaneye, kendi değerlerine, İslam’ın kurallarına saldıracak kadar gözünüz dönmüşse gittiğiniz yol, yol değildir.

Eğer mezhepçiliği, İslam dininin önüne koyuyorsanız ya dini bilmiyorsunuz ya sizin dininiz yok.

Ne yazık ki, mezhep taassubu, farklı alanlara yayılarak devam ediyor ve en kötüsü bunu İslam dininin yerine ikame edilmiş gibi algılıyor, inanıyor, iman ediyorlar.

Eskiden sadece mezhepçilik başa belaydı.

Yüz binlerce insan boş yere heba olup gitti.

Kardeş kardeşi öldürdü.

Araya sokulan nifak, yüzyıllarca bir türlü giderilemedi.

Şimdi mezhepçilik olduğu gibi kaldı, hatta gittikçe de artmaya başladı.

Bunun yanına farklı şeyler de koydular.

Bazen particilik, dinin önüne geçti; o partideysen imanını kurtardın, değilse cehennemin yedi kat dibinde kendine yer beğen…

Hatta bir terör örgütüne mensup “Müslüman” bile görür olduk. Bazen bizzat içinde, bazen destekçisi olan Müslüman var, inanması zor ama var.

Tarikatlar da böyle oldu; bizim tarikattaysan doğru yolu bulansın, değilse cehennemde kendine yer beğen…

Ufacık bir dernek, küçücük bir vakıf, hatta bir grup bile kendisini “kurtuluşa erenler” olarak görürken, diğerlerini çukurlardan çukur beğenmeye davet eder oldu.

Hiç kimse size İslam dinine mensup olun diye zorlamıyor.

Hiç kimse boğazınıza bıçak dayayıp, “Müslüman olun” demiyor.

İnsanlar inandıkları dine mensup olur, yaratanın emirleri doğrultusunda yaşar veya yaşamaya çalışır.

Ama bunu yaparken, kendi uydurduklarıyla değil, dinin emir ve yasaklarıyla hareket eder.

Dini beğenmiyorsanız, çıkın gidin, gidebildiğiniz yere kadar.

Ama eğer bu dine mensup olmakla övünüyorsanız, peygamberin (sav) ayakları altına aldıklarını, başınıza taç etmeyin.

Mezhepler, insanların dini öğrenmesi ve yaşaması için önemlidir ama gerekli ve olmazsa olmaz değildir. Hele hele hiçbir mezhep, İslam dininin yerine ikame edilecek bir şey değildir, şey bile değildir.

Karar verilecek olan bu din sizin mi, Allah’ın mı?

Eğer sizinse dilediğinizi yapmaya devam edin ama Allah’ınsa, haddinizi bilin yeter…

Tweetimden seçmeler

Mezhebi dininin önüne alanın ya dinden haberi yoktur ya da dini yoktur.

www.naifkarabatak.net

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Naif Karabatak Arşivi