BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ EYLEMLERİ VE TERÖR İŞBİRLİĞİ

16 Eylül 1863'te misyoner Cyrus Hamlin ve Christopher Robert tarafından Robert Koleji kuruldu. Güney Kampüs, yüz yılı aşkın bir süre koleje bağlı olarak kullanıldıktan sonra üzerinde bağımsız bir üniversite kurulması için 10 Eylül 1971'de Türkiye Cumhuriyeti'ne devredilerek Boğaziçi Üniversitesi olarak kuruldu.

19.yüzyılda Osmanlı toprakları misyonerlerin adeta cirit attığı bir alana dönüşmüş ve eğitim bu faaliyetlerde önemli bir yer tutmuştu. Misyonerler, geri kalmış olarak gördükleri Osmanlı toplumunun okullar vasıtasıyla geleceklerini etkiliyeceklerini planlamışlar ve bu amaçla ülkenin birçok yerinde okullar açmışlardı. Bu üniversiteden içimize FETÖ gibi birçok öğrencilerin yetiştirildiği düşünülmektedir.

İlk kez atanmayla, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 1 Ocak'ta yayımladığı kararnameyle Prof. Dr. Melih Bulu'yu Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atadı. Atama kararının hemen ardından öğrencilerin oluşturduğu Boğaziçi Dayanışması, boykot ve eylem çağrısı yaptı. Bu çağrıyla birlikte günlük olarak farklı protesto gösterileri düzenlenmeye başlandı. Öğretim üyeleri de her gün rektörlük binası önünde cüppeleriyle toplanıyorlardı. Geçmişteki Gezi prokovasyonunu andıran olaylar, yeniden kurgulanmaktadır.

Boğaziçi Üniversitesi'nin rektörlük binasının bulunduğu ve öğrencilerin bir aydır protesto için çeşitli etkinlikler düzenlediği Güney Kampüs'e polis girdi. Oturma eylemi yapan öğrencilere müdahale edildi

Boğaziçi Üniversitesinde 1 Şubat 2021 Pazartesi günü yapılan yasadışı gösterilerde Cumhuriyet Başsavcılığı talimatlarıyla gözaltına alınanlar oldu. Gündüz saatlerinde gözaltına alınan 108 kişiye ek olarak akşam saatlerinde 51 öğrenci gözaltına alındı. Gözaltına alınan öğrencilerin 98'i, ifadelerinin ardından 2 Şubat'ta sabaha karşı serbest bırakıldı.

Boğaziçi Üniversitesi’ndeki ilk protestoda 17 kişi gözaltına alınmıştı. Bunlardan sadece 2’sinin öğrenci olduğu tespit edilmişti. Şüphelilerden bazılarının MLKP ve türevi terör örgütleriyle irtibatlı olduğu anlaşıldı.

Önceki gün Güney Kampüsü girişindeki “abluka”da gözaltına alınan 108 şüpheliden 101’inin Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi olmadığı ortaya çıktı. Aralarında sadece 7 Boğaziçili öğrenci olduğu bildirildi.

İstanbul Valiliği, Boğaziçi Üniversitesindeki olaylar nedeniyle dün gözaltına alınan 159 şüpheliden 102'sinin burada okumadığını, bunlardan 15'inin ise üniversite düzeyinde eğitim görmediğini bildirdi.

Son olarak kampüsteki bir sergide bulunan ve "Kabe görseli içeren" resim üzerine LGBT renkleriyle boyanıp, yere serilen resim  sebebiyle iki öğrencinin tutuklandığını bildirdi. Bu hadsiz olay Müslümanları üzdü. Sosyal medyada bu terbiyesiz olaya Müslümanlar büyük tepki gösterdi. LGBT lilerin bu cesareti İstanbul Sözleşmesinden aldıkları sorgulanmaktadır.

Yine CHP, HDP, İyi Parti, Saadet Partisi ve DEVA Partisi tarafından destek verilen eylemciler, rektörlük binasını işgal etmeye kalktılar.  Rektörün istifasını istediler.

Arbede bir polis memurunun öğrencilere, "Aşağı in, aşağıdan yürü" şeklindeki uyarısını, "Aşağı bak" diye değiştirip paylaştılar. Bir anda parti liderlerinden sanatçılarına varıncaya kadar hepsi, "Aşağı bakmayacağız" diyerek bir kampanya başlattılar.

Bunu fırsat bilen terör örgütleri sokakları karıştırmak için içeriden üç beş LGBT’li falan da toplayıp Boğaziçi Üniversitesi’ni ablukaya aldılar. Beşiktaş ve Sarıyer'de eylem, miting, yürüyüş, gösteri gibi toplanmalar yasaklanırken, protesto gösterileri Kadıköy'e sıçradı. Kadıköy'de Boğaziçi öğrencilerinin eylemine destek olmak için toplanan gruba polis ekipleri müdahale etti. Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerinin protestolarına destek için Kadıköy'de toplanan gruba destek veren isimlerden biri de Türkiye İşçi Partisi Milletvekili Barış Atay'dı. Protestolar sırasında Atay ile göstericilere müdahale eden polis ekiplerine saldırdı. İçimizdeki hainler polise çekinmeden el kaldırmıştır.

Bu teröristler, rektör atamasını bahane ederek dışardan aldıkları talimatı yerine getiriyorlar. Ama Türkiye artık eski Türkiye değil.

Diğer taraftan Süleyman Soylu, Boğaziçi Üniversitesi önünde Kabe fotoğrafının yere serilmesine tepki gösterdiği ve "Tuzağa düşmeyin" uyarısıyla bulunduğu paylaşıma Twitter'dan sansür geldiğini belirterek takipçilerini Telegram hesabına çağırdı. Süleyman Soylu, mesajında şunları kaydetti:

"Twitter'ın yasaklama politikasını gördünüz değil mi? Bizim kutsalımıza, Kabe'mize yapılan hakaretleri, terbiyesizlikleri fikir özgürlüğü şeklinde değerlendiren Twitter, LGBT'yi, sapkınların kutsallarımıza saldırısına itiraz ettiğimiz, çocuklarımıza bu oyuna gelmemelerini tembihle söylediğimiz twite sansür getirdi. Bundan sonra Telegram hesabımı aktif bir şekilde kullanacağım."

Görülüyor ki; çoğunun öğrenci olmayan bu çapulcu teröristlerin amacı  demokrasiye saygı değil, yönetime zorla müdahil olmaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer IŞIK Arşivi