Biz bu “çaresizliği” nasıl aşacağız?

Son günlerde birkaç doğu ve güneydoğu şehirlerine gitmem icap etti. Bazen iş ve bazen de dost ziyaretleri şeklinde gerçekleşen bu seyahatlerde gördüğüm en önemli konu; özel sektör ve devlet kurumlarının koordinasyonu ve birlikte başarmalarıydı.

Kahramanmaraş’ta üzülerek ifade etmem gerekirse; biz birbirimizi sevmiyoruz sözü yerinde bir tanım olarak çıkıyor karşımıza.

Yazılarımı takip eden bir Kahramanmaraşlı hemşerimin bana attığı bir e.maili paylaşmak ve bununla ilgili görüş ve önerilerimi bir sonraki yazıya bırakmak istiyorum.

**

“Sayın Mehmet Bey,

 Allah doğrunun yardımcısıdır, böyle inanırız. Siz de doğru bildiğiniz yoldan şaşmadan yazmaya, bu memleketin sorunlarını dile getirmeye devam ediniz lütfen.

 Mehmet Bey, Maraş ve Maraşlılara karşı hep eleştirel bir yaklaşım içesinde oldum son zamanlarda. Bu asla bir ön yargı değil, maalesef yaşanan gerçekler bizi bu isyan noktasına itti. Görebildiğim kadarı ile bu memleket adına söz söyleme mesabesinde olanlar, memleket meselelerinden ziyade kendi ikbal ve istikballeri peşindeler. Öyle olmasa idi, iktidar partisine hep en çok oy vermiş ilk 3 il arasında yer almış Maraş'ın vaziyeti böyle olmazdı. Maraş ve Maraşlı sahipsiz. Sayın Mahir ÜNAL dışında Maraş'ın meseleleri ile ilgilenen, koşturan, TV programlarına çıkan bir başka vekilimiz maalesef yok. Allah var, Sayın SAĞLAM sadece DYP zamanında bu memlekete gayet iyi hizmet etti. Diğerleri ise adeta "Tuzluk"  misali meclisin sıralarında muti birer talebe gibi 4 sene boyunca sessizce oturdular, memleket lehine ne bir önergeleri, ne bir kanun teklifleri oldu, yemin dışında da onları meclis kürsüsünde gören olmadı….

(Bu arada bir bölüm vardı çıkardım. Dostumun beni affetmesini isterim. Yayın politikamıza uygun değil.)

….Geçenlerde, Maraş'a uçakla gitmek istedim. Bu Maraş'a uçakla ilk gidişim olacaktı. Havadan memleketi, dağlarını görecektim. Biletimi aldım. Uçak saat 12.25'te Esenboğa Havaalanından kalkacaktı. saat 11.00'e doğru havaalanına vardım. Bileti ve check-in işlemlerini internetten hallettiğim için kısa sürede kapıya vardım. Hareket saati yaklaştığında, görevliler Maraş'taki kötü hava şartları nedeni ile uçuşun bir saat ertelendiğini bildirdiler, o bir saat doldu, bu sefer de rötarın devam ettiğini haber verdiler ve saat 15.10'de uçağın kalkacağını bildirdiler. Velhasıl uçağımız ancak 16.00 civarında kalkabildi. Bu arada, mevcut yolculara tanımadığımız yeni simalar ekleniyordu. Anlaşılan o ki, yolcu sayısı az bulunmuş, bize tahsis edilen uçak bir başka hatta yönlendirilmiş, rötarlarla yolcu sayısının artışı beklenmişti. Hava muhalefeti falan hikâye idi. Emin olun bu sadece Maraş'a yapılıyordu. Daha önce defalarca Anadolu'nun değişik illerine uçakla yolculuk imkânım oldu. Hiç birinde böyle bir olay ile karşılaşmadım. Sonra, yolcular sanki bilerek bir kadın bir erkek şeklinde oturtulmuştu. Maraş tutucu olmakla malum ya. Neyse Maraş Havaalanına indik. Havaalanı bir büyükşehire yakışmayacak iptidailikte idi. Havaalanı sanki geçici olarak yapılmıştı. Bir Afrika ülkesinin havaalanı sefilliğinde idi. Valiz taşıyan bantın uzunluğu en fazla 2 metre idi. İçimden soramadan edemedim, bu sefilliği Maraş'a reva görenler, bu durumdan hiç mi rahatsızlık duymazlar. Yahu bu havaalanından geçen sayın bakanlar, vekiller, valiler, bilcümle erkânı devletlumuz Maraş buna reva mı? Maraş'a denk olan Bir Malatya, bir Elazığ, bir Kayseri havaalanları böyle değil mesela.

 Ha bu arada unutmadan, rötara neden olan Maraş'taki hava durumu da öyle uçuşa falan mani değildi. Onu da belirtelim. Rötar tamamıyla ticari kaygılarla yapılmıştı.

 Neyse, bu arada Maraş-Göksun karayolunu da görme fırsatım oldu. Malum bu yol, bir bölgesel yol. Öyle iki şehri bir birine bağlayan bir yol değildir. Karadeniz ve İç Anadolu bölgelerini Doğu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu'ya bağlayan bir yoldur. Pozantı yolu ne ise bu yol da aynen öyledir. Gel gör ki, olmadık yerlere yol yapan, en çok da yol yapan bu iktidar, her ne hikmetse bu yolu yapamamıştı. Öyle

görünüyor ki, bu yol bırakın 2017'yi, 2020 den önce bitmeyecek gibi duruyor.  Vaziyet maalesef bunu gösteriyor. İnşallah biter de biz de helal-i hoş olsun deriz.

 Son olarak, yazdıklarım kesinlikle bir ön yargının ifadesi, sırf eleştiri olsun diye kaleme alınmış bir yazı değildir. Ben düşünen, okuyan, araştıran bir insan olarak Maraş'ı uzaklardan böyle görüyorum.

 Saygılarımla”

**

Öncelikle bizlerin birbirini sevmesi, birbirlerine destek olması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuyla ilgili yeni bir yazıda görüşmek üzere; selam ve dua ile.

(NOT: Kahramanmaraş’ta yaprak dökümü devam ediyor. Şehrin son 50 yılda hafızası olarak bildiğimiz Ziver Tekerek başta olmak üzere vefat eden dostlara, tanıdıklara da tekrardan Allah’tan rahmet diliyorum.)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mehmet TAŞ Arşivi