Biraz ilkeli olmaya gayret ediyoruz!...

Benim anladığım objektif gazetecilik; halkın temayülleri nispetinde siyasi partilerin ve görüşlerin yansıtılmasından ibarettir.

Yani bir şehirde % 5 bile oy potansiyeli olmayan bir siyasi partiyi sürekli gündeme almak, gündemde tutmak, halkın temayüllerine ters düştüğü gibi, objektif gazetecilik de olmaz.

Kaldı ki; ben hayatımda hiç tarafsız olamadım.

Tarafsız olmayı, ben bir ilkesizlik olarak gördüm.

Objektif olmakla taraf yada tarafsız olmak bir değildir.

Haber; haberi yapan gazetecinin namusu gibidir. Haberde objektif olguları göz önüne alarak, içine yalan, dolan katmadan halka sunabilmektir. Bunu yapan gazeteci objektiftir. Ama o gazeteci aynı zamanda köşe yazarı ise; köşesinde kendi fikir süzgecinde olayı değerlendirir. Bu değerlendirmeyi de yaparken, akıl, vicdan ve çevresel, sosyal ve psikolojik unsurlara da ilaveten toplumun o siyasi partiye ne kadar temayül gösterdiğine bakmak zorundadır.

Oysa bir yazar; halkın % 70’ininoy aldığı bir partiyi eleştirirken, duygularını, menfaatlerini, değer yargılarını ölçmeli, tartmalı ve öylece yorum yapmalıdır.

Bir gazeteci olarak, her zaman olmasa bile, zaman zaman duygularıma yenik düştüğüm zamanlarda yazdığım köşe yazılarında kantarın topuzunu kaçırdığımı fark ettiğimde, erkanı dairesince daha sonraki yazılarımda bunu düzeltmeye çalışıyorum.

Hiçbir partiyi, hiçbir siyasi düşünceyi yok sayamayacağımız gibi, toplumsal değerlere de sırtımı dönemeyiz.

Döndüğümüz zaman, giderek yalnızlaşır, bir süre sonra tek başına kalmakla karşı karşıya geliriz.

Özellikle seçim dönemlerinde hiçbir siyasi parti için belden aşağı vuracak bir gazeteciliği kabul etmedim, kabullenmek istemedim.

Beşeri ilişkilerin, toplumsal değer yargılarına saygı gibi konularda, biraz tutucu ve muhafazakarım.

Bu benim taraf olduğumun en açık delilidir.

Zaman zaman etliye sütlüye karışmadığım yönünde yorumlar alıyorum. Her doğru her yerde söylenilmez. İlgisiz bir yerde söyleyeceğin doğru, dinleyenler tarafından yanlış anlaşıldığında, kaş yapayım derken göz çıkartırsın. Bunun da şahsına olduğu kadar topluma da zararı dokunur.

Zaman zaman birlikte yan yana yazdığımız köşe yazarı dostlarımızla üslup noktasında farklılığımız olmuş, ancak hoşgörü içinde bunları çözmeye çalışmaya gayret göstermişizdir.

Unutulmaması gereken bir şey var ki; herkesin kendine özgü bakış açısı ve değer yargıları vardır.

Benim dostum dediğim bir insan; kusur da işlese ben bu kusuru afişe etmek yerine üzerini örtmeyi tercih ederim.

Benim meselelere bakış açım böyledir.

30 yıldır bu şehirde belli bir çizgide bu mesleği sürdürmek her babayiğitin harcı olmasa gerek…

Sevgili şıhım Mehmet Fiskeci artık bizimle köşe komşuluğu yapmayacak. Belki bu bir süreliğine olur, belki de bir ömür boyu…

Ama ne olursa olsun, dostluk ölünceye kadar baki olan bir şeydir. Biz yine saygı göstereceğiz, biz yine şıhımız diye başımıza taç edeceğiz.

Bu güne kadar bu siteye yaptığı katkıdan dolayı en kalbi duygularımla teşekkür ediyorum. Bundan sonra ki basın yaşamında da başarılar dilerim….

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Mehmet TAŞ Arşivi