Aşağılık kompleksi

Değerli okurlarım insan psikolojisini olumsuz yönde etkileyen en önemli unsurlardan bir tanesi aşağılık kompleksi olarak tanımlanan kendini değersiz beceriksiz ve başarısız görme duygusudur.
Bu duygunun esiri olmuş bir kişiye bahşedilen birçok olumlu meziyetler bu kompleksin etkisi ile   topraklanır ve yok olur.
Öyle bir topraklar ki, bırakın sağlıklı düşünmeyi hareket etmeye dahi mecal bırakmaz.
Sen yapamazsın kilidi ile adeta tüm doku ve organlarını çalışmaz hale getirir.
Bu makalemde tüm dünyayı kasıp kavuran virüs illetinden de beter etkisi olan bu kompleks ile toplum olarak kaybettiklerimizden başlayarak size yaptığı tahribatlardan örnekler vereceğim .
Aşağılık kompleksi hastalığına tutulmuş bir insanın;  mevkisi,  makamı, eğitimi , sosyal durumu ne olursa olsun muhakkak beyninin içerisindeki bu virüsün etkisi sayesinde cesaretsiz beceriksiz ve başaramam duygusunun anaforu ile hem kendini hem de etrafını sükutu hayale uğratır.
Ülkemizde yüz yıldır devam eden baskıcı, cuntacı, gerici yönetimler sayesinde bu kompleks illetine tutulmuş   hasta ruhlu  çok insan var ve maalesef son yıllarda bu hastalığın etkisinden kurtulmuş ve düşürüldüğümüz bu gayya kuyusundan tırnakları ile çıkmaya çalışan vatandaşlarımızın önünde dağ gibi bir engel teşkil ediyor.
Biz yapamayızcı bu güruhun varsa yoksa tek dayanağı ülkemizin batısındaki devletler.
Onlar yapar.
Biz yapamayız.
Algı o kadar sağlam bir iz bırakmış ki, bu girdaptan kurtuluş çaresinden bahsetmenin hiçbir kıymeti harbiyesi yok.

Bu hastalığın pençesine düşmüş ilim irfan sahibi  kişlerde bile hastalığın emaresini görmek mümkün.
Bu senenin başında covid aşısı ile ilgili batılı devletlerin nerede ise hepsinde gözlenen aşılama oranları ve ülkemizin gerilerde olmasını bile bu kompleksin esiri olmuş kişiler bak onlar başardı diyerek feveranları ile ortalığı toz duman etmişlerdi.
Bugün gelinen noktada aşağılık kompleksinin esiri olanlar inanmasa da , ülkemiz virüsle mücadele de birçok devletten daha ileri durumda.
Yerli milli hamlesi ile teknolojide elde ettiğimiz başarılar bu kesim için bir anlam ifade etmez.
Biz yapamayız nakaratı ile dediğim dedik çaldığım düdük anlayışı ile inanmamda inanmamcı bu kesim için maalesef ne yapılsa ne edilse boş.
Çok şükür ki, vatandaş olan bitenden haberdar.

Kimin eli kimin cebinde, söylemle eylem uyuşmazlığında kendini açık edenleri gözleri ile gördüğü için sağda solda ulu orta ötenlere pirim dahi vermiyor.
Rüyasında darı görenleri ise gülerek seyrediyor.
Birçoğumuzun duyduğu bir bilgiyi tekraren paylaşayım.
Cennetmekan Abdulhamid Hanı yıllar süren entrika ve iftiralarla tahttan indiren yabancılar ve onların yerli uşakları birkaç yıl gibi kısa bir sürede koca imparatorluğu paramparça ederek emellerine nail olmuşlar ve hayallerini de bir bir gerçekleştirmişlerdi.
Tarih tekerrür eder.
Tarihi yazanalar  bu gerçeği çok iyi bilirler.

Son yüz yılda bu topraklarda yaşananları birde bu gözle okumalıyız.
Dini, dili ,yazısı ,kültürü ve kimliği ile oynanarak üretilen kuklaların yönettiği bir Türkiye tablosunda son yüz yılda yaşanılan garabetler  yüzlerce hatta binlerce sayfa kitap konusu.
Ancak anlık hafızamızı yokladığımızda ilk akla gelen birkaç gerçeklik nedir dediğimizde; Birçoğumuz aşağılık kompleksi ve buna bağlı yaşanılanlar deriz.
Biz bir şey yapamayız.
Biz üretemeyiz.
Birisi bir şey yapmaya kalksa sen yapamazsın.
Edemezsin türü olumsuz isim sıfat ve fiilleri kullanarak azmi ve gayreti olanların bile hevesini kursaklarında bırakırız.
Kim yapar?

Gavur en iyisini yapar.
Birçok alanda hala durum bu maalesef.
Aşağılık kompleksi böyle bir şey.
Adeta insanın elini kolunu bağlar.
Son yıllarda ülkemizin atlattığı badirelerin birçoğunda bu kompleksin etkileri var.
Teknolojide, sanayide ve tarımda kat edilen mesafelerin hiçbir kıymeti harbiyesi yok.
Mesleğim gereği dününü bugününü çok iyi bildiğim sağlık sistemimizin bugün geldiği yeri anlamada bile aşağılık kompleksinin etkisi var.
Mesela covid illeti ile ilgili yaşanılanlara yukardan bakarak bir değerlendirme yaptığımızda hakkını vermemiz gereken o kadar çok başarılı bir süreç yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz.
Sağlık sistemimizin eksiklerine rağmen dünyada bir çok ileri(!)  ülkeden daha fazla bu süreci iyi götürdüğümüz gerçekliğini görmemek için ya kör ya da aklını kiraya vermiş olmak gerekir.
Ama mangalda kül bırakmayan bir semirici sömürücü yada sırca köşk sahibine   sorsan gözlerimizle gördüğümüz bu gerçekliğin tam zıddı ile insanımızı ikna etmeye gayret eder.
Böyleleri için yüce kitabımız A’raf 179 da “; bunların kalpleri vardır ama  kavrayamazlar, gözleri vardır ama görmezler, kulakları  vardır ama işitmezler ve onlar hayvanlar gibi hatta daha da  şaşkındırlar ve asıl gafiiller onlardır” diyerek bize söyleyecek başka bir söz de bırakmıyor.
Değerli okurlarım fitne ve fücur kol geziyor.
Böyle zamanlarda her  gördüğümüze  duyduğumuza ve yazılana çizilene itibar etmeyelim.
Akıl süzgecini muhakkak kullanarak bilgi kirliliğini engellemeye çalışalım.
Gemimizi delerek milletimizi azgın dalgalı sularda boğmak isteyenlere prim vermeyelim.
Sözün gümüşlüğünden çok sükutun altın olmuşluğuna itibar ederek ulu orta itici ,kırıcı , ayrıştırıcı söylemlerden uzak duralım değerli hemşerilerim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Dr. Ali Akben Arşivi