Ankara bizi önemsemeye başladı mı?

Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım’ı ağırladık. Sayın Bakan inşaatı devam eden yollarda inceleme yapmış. Ulaştırma Çalıştayına katılmış, bir dizi ziyaretler yapmış.

Proğramı takip edemedim. Gaziantep iline gitmem gerekiyordu. Ancak ajanslara düşen haberleri ve 12 Kasım 2011 günü yani bu günkü çıkan yerel gazetelerde yazılanlara baktım.

Bugün gazetesinde köşe yazan değerli dostum Serdar Erdoğanyılmaz, köşe yazısında Ankara’nın bizi artık önemsediğine dikkat çekmiş.

Sayın Bakanın açıklamalarına baktığımızda;

İl Bağlantı yolları,

İl ve İlçe bağlantı yolları,

Ve Türkoğlu ilçemize kurulacak olan lojistik merkezi

Hava alanı pistinin uzatılması

Köprülü kavşaklar

Sayın Bakan 2014 yılına kadar Kahramanmaraş’ın ulaşım adına hiçbir sorununun kalmayacağını ve bütün bunların çözüleceğini ifade etmiş.

Öncelikle Sayın Bakana teşekkür ediyorum.

Sanırım haberleşme ve iletişim konusunda Sayın Bakandan talebimiz olmamış. Olsaydı galiba o konularda gündeme getirilirdi. İnşallah kablolu tv, uydudan internet erişimi, fiber optik kablo yatırımları ve buna benzer haberleşme ve iletişim alanında diğer şehirlerde var olan ancak bizlerin bu güne kadar yabancısı olduğu hizmetlerden de istifade etme imkanı bizlere de sunulur diye dua etmek geliyor içimden.

Kahramanmaraş-Göksun yolunda iki önemli bölüm var. Bunlar;

Kahramanmaraş- Andırın yolu arasındaki yeni güzergah. Bu iş ile ilgili 18 Kasım 2011 tarihinde ihale yapılacağı ilan edildi. İnşallah ihale iptali, itiraz v.s. gibi sorunlarla karşılaşmayız, yakın zamanda ihale sonuçlanarak inşaatına başlanılır.

İkinci önemli bölüm ise Tekir-Göksun arasındaki tünel ve yol ihalesi. Bu ihalenin yapıldığını ve Limak isimli bir firmanın aldığı yapılan itiraz ve değerlendirmelerin sürdüğü dile getiriliyor.

Sayın Ulaştırma Bakanımız 2014 yılına kadar bu şehrin ulaşım sorununun biteceğini açıklamış. Sayın Bakanın bu açıklamasına göre, her iki yerde iki yıl içinde tamamlanarak hizmete açılacak anlamına geliyor.

Acaba bu mümkün mü?

Ben mühendis falan değilim. İstenildiğinde yapılır. Bu iki büyük projenin takibi halinde söz konusu zaman içinde bitirilmesi mümkündür. Ancak takip olmaz ise aynen Kahramanmaraş-Narlı arasına döner. Ne zaman biteceğini de kimse kestiremez. İnşallah böyle olmaz.

Siyasi irade meseleye sahip çıkar ve bürokrasinin savsaklamalarına izin vermezse şehrin ulaşım anlamında ki sorunları kısa sürede çözülür.

Ancak Adana yolunda olduğu gibi devlet bir binayı yıkma iradesi de gösteremezse, siyasi irade söz konusu bu yerlerin sahipleri ile birebir muhatap olmayarak, işi sağa sola havale ederse de bu iş yıllarca sürer…

Nitekim biz aynı filmi Havaalanı yakınlarındaki petrol istasyonunda izlemiyor muyuz?  Yani bu yerin sahipleri ile birebir kontak kurularak makul taleplerinin çözülmesi bu kadar zor muydu?

Neyse, inşallah 2014 yılına kadar bu şehrin ulaşım alanındaki yaşadığı sorunlar biter ve bizde adam gibi hizmet almaya başlarız…

*****                                    ************                               *********

ÇOK MU AĞIR GELDİ BEYLER!

Eski milletvekili Av. Veysi Kaynak’ın Adalet Bakanlığı Bakan yardımcılığına atanması sonrasında bir önceki yazımda bir iki dokundurma yapmıştım.

Farklı kesimlerden farklı tepkiler geldi.

Kimileri iyi olmuş kalemine kuvvet diye bizi kutlarken, kimileri de meseleyi farklı mecralara çekmeye çalıştılar.

Yok öyle yağma beyler…

Ben bir konuyu ele alırken, şu memnun olsun, şu memnun olmasın diye de yazmam.

Sayın Kaynak’ın listeye girmemesi sonrasında, ortalıkta konuşulan ahlaksızca ithamlara, iftiralara kızmamızdan kaynaklandı bu yazı…

Beyler…iğneyi kendimize, çuvaldızı başkalarına batıralım. Ama iğneyi kendimize batırmadan, çuvaldızı başkalarına batırmaya kalkıştığımızda başımıza iş açarız.

Kaldı ki; iki kişinin bildiği de sır değildir.

Nice insan bizlere nice insanların ayıplarını – ede kimseye söyleme diyerek öyle bir ballandıra ballandıra anlatıyorlar ki, biz dinlerken yüzümüz kızarıyor amma, o anlatanların yüzü kızarmıyor…

Üç beş gün sonra da o aynı insanla kol kola görülmekten de ne ar ediyorlar ne de utanıyorlar… Bu kadar yüzsüzlüğün yaşandığı bir şehirde bizim yazdığımız hiç ağıra kaçmadı.

Yarın yüze bakacağımız insanlar içinde artık olur olmaz iftiralar atma alışkanlığından kurtulmamız gerekiyor…

Bu yazının bir bölümü de, beni gördüğünde –emrin olur diyen ancak arkamızdan da en kalitesiz ifadeleri kullanan aptallaradır.

Çünkü o aptallar, her söylediklerinin en geç bir saate kadar bizlere ulaşmadığını mı sanıyorlar?

Onun için birbirimizi yemek yerine, birbirimize omuz vermenin doğru olduğunu savunuyor, iftiranın dinimizce çok büyük günah olduğunu ifade ediyorum.

Allah önce şeytanın sonra da iftiracının, nankörün, ahlaksızın, iki kimliklilerin şerrinden hepimizi korusun!...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mehmet TAŞ Arşivi