Ahmet Doğan İLBEY

Ahmet Doğan İLBEY

28 Şubat’ta Kurtla Bir Olup Kuzuyu Yedikten Sonra Çobanla Ağlayanlar

28 Şubat’ta Kurtla Bir Olup Kuzuyu Yedikten Sonra Çobanla Ağlayanlar

     (Bu yazıdaki tipleri, fiil ve sıfatları 28 Şubat’ın azılı generallerinin ve onlara tahaccüb ve yaltaklık eden siyasîlerin, medya ve gazetecilerin, askerî ve sivil bürokratlarla işadamlarının özellikleri olarak okuyunuz)

      “Kurtla bir olup kuzuyu yedikten sonra çobanla oturup kuzuya ağlayanlar”dan kendinizi koruyunuz. Bu münâfıkları tanıyıp zararlarına mâni olmak Kur’ân-ı Kerim’in buyruğudur.

Sûret-i haktan, yani iyiden, doğrudan, adâletten, çobanın mazlum ve mazrurluğundan yana görünüp kurtlara, zâlimlere, tâgutî rejimin zorbalarına perestiş eden, despot cumhuriyetin cellâtlarına ve generallerine gülücük dağıtan, onların sofrasında yemlenen ikiyüzlüleri tanımak ve onları aramızdan kovmak İslâm’ın emridir.

        Bakara sûresi 204. âyeti, kurtla bir olup sonra çobanla oturup ağlayanları târif ediyor: “İnsanlardan öylesi vardır ki, onun dünya hayatına dair sözleri senin hoşuna gider. O, kalbinde olmayana Allah’ı şahit tutar. Oysa ki, düşmanların en amansızıdır. Dönüp gitti mi yeryüzünde fesat çıkarmaya, ekini ve nesilleri helâk etmeye koşar.”

     Siyasî münâfıklar nerelerde arz-ı endam ederler? 28 Şubatta cumhurreisliği yapan Altıyedi Süleyman bir zamanlar millet yanlısı olarak bilinirdi; tâ ki kurtlarla bir olup kuzuyu yediği anlaşılana kadar, yani gerçek cibiliyeti ve mayası ortaya çıkana kadar.

      Türkiye’nin en âdi, en müptezel münâfığı Altıyedi Süleyman’a asla yüz vermeyiniz. Ömrü rejimin kurtlarıyla bir olup kuzuyu yemek, sonra da milletle oturup yalandan ağlamakla geçmiş ve 28 Şubat darbesinde kurtlaşan generallerle bir olup mazlum milletin değerlerinin çiğnenmesine ortak olmuştu.

       28 ŞUBAT’IN GENERAL APOLETLİ KURTLARIYLA KUZULARI YİYEREK SEMİZLEŞENLER

       Hem Müslümanlarla görünüp, hem 28 Şubatın kurtlarıyla bir olup “semizleştikten” sonra sıkışan paçasını kurtarmak için Batı’ya iltica eden müebbet münâfıklardan “Enver Abi” ve mahdumu sahte “Mücahid” in benzerlerini iyi tanıyınız. Evvelce Müslümanlardan yana olan sonra iblisleşerek “Hürriyet”le bir olup Müslümanlara karşı duran Ahmet Hakan ve benzeri münâfıklara bundan böyle dikkat ediniz.

       Bu iblis karakterli tipler medyada, ticarette, siyasette, cemiyette ve dahi her yerde faaliyette ve öndedirler.  Bütün çağlarda, bütün ülkelerde kurtla bir olup sonra da çobandan, yani mazlumdan yana görünenler var olmuştur. Bu taife insanlığın en aşağı, en haysiyetsiz tabakasıdır.

     

      1923’den ve 27 Mayıs 1960’dan sonra siyasette ve ticarette en çok kâr (!) edenler bunlardır. 12 Eylül’de, 28 Şubat’da Kamalist rejimin general apoletli kurtlarıyla bir olup kuzuyu yiyenler, sonra da çobanla oturup kuzuya ağlayanlar bu kalleş ve münâfık taifeydi.

       KURTLA BİR OLANLAR BUGÜN HANGİ KILIKTADIRLAR?

      Kuzuyu yiyen kurttan pay alıp sonra da çobanın yanına varıp “vah çoban kardeş, nedir bu kurttan çektiğin!” diyerek ağlayan tilkiler şimdi hangi kılıkta dolaşıyor? Milletin yanında görünüp, sonra da kurtların yediği kuzulardan pay alanları âyet buyruğunca aranıza almayınız.

      Dünyanın en namussuz, en tehlikeli insanları, kurtla bir olup kuzuyu yedikten sonra çobanla oturup kuzuya ağlayan münâfıklardır. Dinsizlerden daha zararlıdır bu taife. Bu sahte ve bukalemun insanları her yerde görebilirsiniz        

      Nisa Sûresi 141.âyeti bu şenî tiplerin eşkâlini târif buyuruyor: “Münâfıklar sizinle ilgili hâdiseleri çok yakından izler, devamlı olarak havayı yoklarlar. Şayet Allah size bir zafer lütfederse: ‘Biz de sizinle beraber değil miydik?’ derler. Eğer kâfirler zaferden yana bir pay elde ederlerse onlara: ‘Bizim taraf size galip durumda iken sizi kollamadık mı, müminlerin size karşı savletini içten içe engellemedik mi?’derler. Kıyamet günü Allah, sizinle onlar arasında hükmünü verecek ve Allah kâfirlere müminler aleyhinde asla fırsat vermeyecektir.”

       Kurtla bir olan münâfıklar, Kamalizm’in kanunları ve kanlı mahkemeleri mazlum kuzuları idama yollarken, din-i mübini ayaklar altına alırken, bin yıllık medeniyeti redd-i miras ederken de, âyetin târif ettiği şenî fiil içindeydiler.

        Kamalov’a “inkılâplarınız pek isabetlidir efendimiz” deyip sonra da milletin yanına varıp “nedir bu kanlı inkılâplardan çektikleriniz?” diyen ikiyüzlü aydınların benzerleri yine etrafınızda dolaşıyor farkında mısınız? 

       Kurtla bir olanlar hangi cumhuriyetin aydınlarıydı?  Türkiye’nin en ilkesiz ve en münâfık insanları Kamalizm’in Ankara’sına bağlı aydın ve bürokratlar değil midir?

       Devrimci kaatil cumhuriyet din ü milletin değerlerini tasfiye ederken kurtların yasalarına tâbi olup sonra da milletin arasına tilkiler gibi sokularak “zorba kurtların rejiminden kurtulmalıyız” diyen bir kısım siyasetçilerin isimleri neydi, eşkâli nasıldı hatırlıyor musunuz?

       Bunların eşkâli Münâfıkun sûresi 4. âyette şöyle tasvir ediliyor: “Onları gördüğün zaman kalıpları hoşuna gider. Konuşurlarsa sözlerine kulak verirsiniz. Onlar, sanki elbise giydirilmiş kereste gibidirler.”

   Millet-i beyzâya “örümcek kafalı mürteciler” diyen kurtlar oligarşisinin suçuna ortak olup, sonra da “kurtlar kötü ve zalimdir” diyen bir kısım âliman, münevveran ve memurîn taifesi çobandan yana mıydı, kurttan yana mıydı?

      Yakın tarihi hatırlayınız bakalım kimler çağdaş münâfıktı? Kurtlar rejiminde milletin değerleri çiğnenirken “afiyet olsun” diyen bir kısım sözde ilim ve üniversite mensupları modern zamanların “bilimsel” münâfıklar değiller midir?

        Depremlerden daha şiddetli inkılâplarıyla kuzuları derdest eden lâ-dinî Altı Ok cumhuriyetçilerin meclislerine katılıp, sonra da milletin yanına vararak “ah, mazlum kuzuların sahibi milletim!” diye sahte ağıt yakanların 28 Şubat’taki benzerlerini unutanlar gaflettedirler.

       KURTLARLA İŞBİRLİĞİ YAPAN MÜRAİ VE MÜNÂFIK SAĞCILAR

       Önce darbecilerle bir olup millete karşı duran bâzı sağcı gazeteci, yazar, siyasetçi, bürokrat ve sanayiciler, sonra milletle oturup timsah gözyaşları dökmediler mi?

    Bu meşum darbe yıllarında kurtlaşan generallere yaltaklanan ve tahabbüb edenler, sonra da milletin arasına karışıp “benim mazlum milletim!” diyen sağcılar kimlerdi?

      Kurtlara temenna çekip kuzuyu yedikten sonra çobanın yanına varıp taziyede bulunanlar kurtlardan daha alçaktır. Şairin dediği gibi: “Ona kucak açarsın evine gelir gider / Öyle sıcak davranır şeytandan daha beter / Seni bağrına basar ciğer paresi gibi / Alçaklarda dolaşır lağım faresi gibi."

      

      İblis’ten daha hilekâr İbni Sebe’lerin günümüzdeki benzerlerini, kurtla işbirliği yapıp sonra çobandan yana görünenleri aranızdan ne zaman kovacaksınız? 

 

       Her vakit maskeli olur bunlar. Vicdanları maskelidir. Hem kurt sofrasında otururlar, hem çobanın ağıtçısı olurlar. Onlar timsah gözyaşlarını dökerken yanımızda bizden biri gibi görünürler. Ehl-i irfan boşuna dememiş: “Mürai yaş akıtsa aldanma münkir işidir.” 

   Mürai: kalbi ile fiilleri aynı olmayanlardır. Şeytandan daha şenî ve aldatıcı. Dinsizlik ve küfür gibi bir hastalık. Kalp ve karaktersizlik hastalığıdır. Kişinin, sahip olmadığı duygu, düşünce, amel gibi özelliklere sanki sahipmiş gibi davranmasıdır.

     Yani kurdun kılık değiştirip kuzuların arasına katılarak “ben sizdenim” demesi gibi... Dindar öğrenciyi, öğretmeni, işadamını vesayet rejimine gammazlayan muhbir gazeteci, asker ve sivil bürokratlar gibi... .Hz. İsa’yı çarmıha gerenlerin arasında en çok bu mürai sağcı taife vardı.

     Nisa sûresi, 145. âyetini daima aklınızda tutup bu döner yüzlü taifenin ne menem bir beşer olduklarını unutmayınız: “Doğrusu ikiyüzlüler (münafıklar) ateşin en aşağı tabakasındadırlar, onlar için yardımcı yoktur.”

       KURTLA ÇOBAN ARASINDA MESAİ YAPANLAR

       Kurtla bir olup sonra çobanın yanına varanların özelliklerini nasıl ayırt edeceğiz? Her defasında kurtla bir olduktan sonra yanımıza gelip bizimle ağlayanları nasıl fark edeceğiz?  Kurtla çoban arasında mesai yapanların alâmet-i fârikası nedir?

      Hz. Peygamberimiz, içi dışı bir olmayanlara karşı ümmetini uyarmıştı: “Diller de var baldan tatlıdır, ancak kalpleri kurtlarınkinden vahşidir. Bizi aldatan bizden değildir. İkiyüzlülerin kıyamet günü ateşten iki dilli olacaklarını, kıyamet gününde Allah nazarında en kötü olanlardan bir kısmını da ikiyüzlülerin teşkil ettiğini göreceksiniz. Bunlar, bâzılarına bir yüzle, diğer bâzılarına da başka bir yüzle giden insanlardır.”   

      Özü sözü bir olmayanlar, hem kurttan hem çobandan yana görünüp menfaat sağlayanlar dünyanın en şarlatan, en denî beşerleridir. İnanmış görünüp fakat inanmayanlar, milletten yana görünüp zâlim güçlerle al takke ver külah edenler, kuzuyu yiyen kurttan daha âdidirler.

      Hz. Ali’nin katili İbni Mülcem tarihin ilk kanlı müraisidir. Hz. Ali’ye dost görünerek onun iyiliği ve yardımlarına mazhar olup, sonra da kurtların dediğini yapan bir namert, bir Harici... “Nice mürailer var, veli görünür / İbni Mülcem iken, Ali görünür.”

      Ankara’da kurulu düzenden yana görünen, öte yandan sûret-i haktan görünüp milletle bir olduğuna dair nutuk atan siyasetçilerin maskesini ne zaman sıyıracağız?

       Biz, kuzuları kurtlar tarafından yenen mazlum ve mazrur çobanlar ne zaman uyanacağız?

(Alıntı: Habervaktim.com)

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Ahmet Doğan İLBEY Arşivi