12 Şubat’tan 15 Temmuz Kahramanlarına Nöbet

Tarihler ile yazılar hep iç içedir. Verdikleri anlam ve vazifeler vardır. Muhtemel yazının bulunuşuyla beraber rakamlar da kullanılmıştır. Bu yüzden anlam ifade eden rakamlarla geçmişimizi hatırlatmayı tercih ettim.

Tarihte nice şanlı kahramanlıklarımız olmuştur. Bunları unutmayıp tarihimizden ibret almak gerekir. Tarih tekerrürden ibaret mi? Tarihten ibret alınsaydı tekerrür eder miydi? Sözlerini önemsiyorum.

Kahramanmaraş’ımızın Kurtuluş Savaşının kutlama günü yaklaşırken şanlı tarihimizi anmak ve kutlamak görevimizdir. ‘Marifet iltifata tabidir” sözünü burada da kullanmak uygun olabilir. Yani kahramanlarımızı anmak ve bıraktıkları değerlere, mirasa sahip çıkmak bizim ve neslimizin davasıdır.

Bilindiği üzere 12 Şubat 1920, Maraş’ın Fransızlardan topyekun halk ile beraber kurtuluş savaşını kazandığı gündür. Nice şehitler verilmiş, ama şehir kurtarılmıştır. Ayrıca Türk Halkını, bu mücadele sevindirilmiştir. Daha sonra Antep ve Urfa da milli mücadele devam etmiş ve Fransızlar kaçacak delik aramışlardır.

İşte o günkü şehitlerimizden bugünlere 15 TEMMUZ’a örnek bir görev paylaşımı olmuştur. Demek ki ne zaman mevzu VATAN olursa, Türk milleti hep ayaktadır. Biz bu kutsal görevi hep dinimizden, tarihimizden ve kültürümüzden almışızdır. Bizler hiç bir zaman düşmanlarımızı sevindirmeyeceğiz, kıyamete kadar iç dış düşmanlarımıza fırsat vermeyeceğiz. Hepimiz Sütçü İmam’ız. Hepimiz Ömer HALİSDEMİR’iz.

Bu vesileyle Kahramanmaraş Kurtuluş Savaşı, Milli Mücadele Kahramanlarımızı bir kez daha analım. Zira Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi tarafından ve Valilikçe kutlama haftası yapılmaktadır. Emeği geçenlere teşekkür ederiz.

Kahramanmaraş Kurtuluş Savaşı Kahramanları:

Savaşın başlangıcında Maraş’ta askeri birlik ve harekatı sevk eden muvazzaf subay yoktu. Mustafa Kemal ve Heyeti Temsiliye tarafından Maraş ve Antep cephelerinde görevlendirilen Piyade Yüzbaşı Ali Kılıç ve Süvari Yüzbaşı Yörük Selim bey Göksun’da kalmışlar, ancak savaşın sonlarına doğru şehre gelmişlerdi.

Sütçü İmam:(1878-1922)

31 Ekim 1919’da tabancasıyla ilk kurşunu, hamamdan çıkan çarşaflı kadınlara sarkıntılık eden Fransız ve Ermenilere sıkmıştır. Milli mücadelenin simgesidir.

Ali Aslan Bey:

Maraş’ta Kuvay-ı Milliye’nin kurulması ve savunma teşkilatında önemli görev üstlenmiştir. Mustafa Kemal Paşa tarafından desteklenen Maraş Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Başkanı Aslan Bey, Maraş’ın işgal altında olmasından dolayı direniş kuvvetlerinin başına geçerek Fransızlara karşı oluşan “Milli Direnişi” örgütleyerek Maraş’ın düşman işgalinden kurtulması için 7 maddelik Milli Mücadele planı hazırlamıştır. Plan başarıyla uygulanmıştır.

Ali Sezai Efendi:(1867-1937)

Maraş şehrinin bilgesi ve maneviyat öncüsü rolünde halkın sesi olmuş, Ermeni yalanlarını çürütmüştür. İşgal zamanı Fransızlara karşı halkın sözcüsü olmuştur. Vefatına kadar vaizlik görevinde bulunmuştur.

Avukat Mehmet Ali Kısakürek:

28 Kasım 1919 sabahı kalenin karşısındaki evinden, kalede dalgalanan Türk bayrağını göremeyince “Alem-i İslam’a Hitap” adıyla bir beyanname hazırlayarak Maraş halkının heyecanını şahlandırmıştır.

Rıdvan Hoca:

Ulu Camii İmamı Rıdvan Hoca Maraş halkının Türk Bayrağının Fransız askerleri tarafından kaleden indirilmesi ile ilgili duygularına tercüman olmuş; “hürriyeti elinden alınan bir milletin Cuma namazı kılmasının dinen uygun olmadığını” dile getirmiştir.

Doktor Mustafa (Köker) : (1882-1920)

Aslen Elbistanlı olup, Köker kardeşlerin en büyüğüdür. 1908 de İstanbul’daki Tıbbıye-Şahane Okulunu bitirerek Maraş’a döner. 1909 da Maraş’ta ilk Türk eczane açar. Maraş Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin kurulmasında büyük rol oynar. Fransızlar Maraş'a gelmeden iki gün önce Ulu Camiinde ikindiden sonra bir konuşma yaparak, Ermenilerin Adana'daki cinayetlerini burada da sürdüreceklerini anlatmış, halkı işgalcilere karşı silahlanmaya teşvik ve davet etmiştir.

Mutasarrıf Cevdet Bey tarafından Doktor Mustafa Köker, Fransızlarla anlaşma şartlarını görüşmek için görevlendirilir. General Keret’e, anlaşma şartları hakkında bir pusula verir. Musarrıfın huzuruna çıkmak için dönerken yanındaki çetelerle beraber şehit edilir.

Abdal Halil (Fransız işgaline dik duran Davulcu Halil Ağa):

Fransız işgal güçlerinin Maraş’a gireceği gün kesinleştiğinde Ermenilerin en zengin, hatırı sayılan en nüfuzlu kişisi olan ve aynı zamanda da eski Maraş milletvekili olan Ermeni Setirek Ago Hırlakyan, Kıptî aşiretinin Boybeyi ve en usta davulcusu olan Abdal Halil Ağa’ya, yanına gelmesi için haber gönderir. Halil Ağa geldiğinde, Agop Ağa, Ona;

_“Etbâ’ını topla gel. Ordusunun başında gelen büyük Fransız kumandanını karşılamağa gideceğiz”, dedi.

Öteden beri, Hırlakyan Agop Ağa’nın emrine amade olan ve onu eğlendirmek için kırk takla atarak davul çalan Abdal Halil Ağa, bu defa, Agop Ağa’nın bu davetine itiraz ederek:

_“Olmaz, gelemem”, dedi.

Abdal Halil Ağa’dan beklemediği bu ret cevabı karşısında, Agop Ağa:

_”Kasnağını altınla dolduracağım gelirsen”, dedi.

Uzun sakalını avucunun içinde tutan Davulcu Halil Ağa’nın, Agop’a verdiği cevap çok ibret vericidir:

_ “Belli, bilirim. Hemi de doldurursun. Davulumu değil, evimi bile altınlarla doldurursun, amma bu din bahsi… Ben gardaşlarımın bağrına bir çomak bile vuramam”, cevabını verince Hırlakyan bozulur ve tehditler savurarak oradan uzaklaşır.

Kılıç Ali Bey:

Mustafa Kemal Paşa tarafından Maraş ve Antep bölgesinde milli kuvvetleri teşkilatlandırmakla görevlendirildi. Mustafa Kemal, 1 Kasım 1919 tarihinde Kılıç Ali Bey’i Maraş ve Antep havalisi Kuvay-ı milliye kumandanlığına tayin etmiştir. Kılıç Ali Bey, Yörük Selim ile beraber Elbistan, Göksun ve Pazarcık teşkilatını kurmuştur. Maraş’ın kurtuluşunun ardından Antep’in kurtuluşu için de mücadele etmiştir. 12 Şubat 1920 sabahı Maraş’ın kurtuluşuna müteakip, aynı gün Mustafa Kemal; “ Maraş Müdafaayı hukuk Cemiyetine, Maraş Belediye Başkanlığı’na, Maraş’ta Kuvayı Milliye Komutanı Kılıç Ali Bey’e” şeklinde başlayan bir kutlama telgrafı çekmiştir.

Yörük Selim: (1882-1920)

Milli Mücadele Kahramanı, İnebolu’da 1882’de doğdu. Babası Mustafa Efendi, annesi Nefise Hanımdır. Aile Yörük’tür. Harp Okulu’nu bitirdi. Balkan ve Birinci Dünya Savaşlarına katıldı. Yüzbaşı rütbesiyle 15.Piyade Tümeni Süvari Bölüm Komutanlığı yaptı. Enver Paşa’dan etkilenerek İttihatçı subaylar arasına katıldı. Yüzbaşılığa kadar yükseldi. Mustafa Kemalin emriyle Elbistan’da ki çalışmalara katılır ve oradan Göksun’a geçer. Göksun’da milis teşkilatını kurar. Maraş’ta savaşın başlaması üzerine 70 kadar silahlı Çerkez süvarisi ile 6 Şubat 1920’de Cancık Mağarası istikametinden Maraş’a girer. İslahiye’den gelen Fransız yardım kuvvetlerini durdurur. Emrindeki Çerkez süvarileri ile Maraş’ın düşman işgalinden kurtuluşuna kadar savaşır.

Yüzbaşı Selim İnebolu, Maraş ve Osmaniye'nin ardından Fransız işgalindeki Antep'in de yardımına koştu. Antep'te de düşmanla çarpışan Yüzbaşı Selim yaralandı. Yaralı olarak Maraş’a getirilir. Alman Hastanesinde tedavi görür ise de kurtarılamaz. 12 Ağustos 1920’de Yüzbaşı Selim şehit düştü.

Senem’in (kızı) Ayşe: (1879-1954)

Senem Ayşe, 1879’da Adıyaman Besni’de doğmuştur. 7 yaşında iken babasının Maraş’a gelmesi ile buraya yerleşmiş. Duraklı Mahallesi’nden Ramazan ile evlenir. Bu mücadelede Senem Ayşe’nin eşi olan Ramazan, Haveydi aşireti mensuplarını, mahallesi ve aile eşrafını toplayarak, Ermenilere ve Fransızlara karşı çete harbine başlar. Bu sırada Senem Ayşe milis kuvvetlerine yemek yapmakta, bazen de yaralıları tedavi etmektedir. Haveydi aşireti, başlattıkları mücadelenin henüz başında büyük bir kayba uğrar. Ramazan, bir Ermeni kurşununa yenik düşmüştür. Harbin beşinci günü Kara haberi alan Senem Ayşe, evde bulunan fişekliği kaptığı gibi soluğu kocasının başında alır. Soğuk bedenine sarılır, akan kanları yüzüne sürer ve kocasının mavzerini eline alır ve onun çete kıyafetlerini giyerek silahlı mücadeleye eşinin bıraktığı yerden devam ederek Ermenilerle savaşır. Bir gün cephaneleri tükenir. Haznedarlı semtinde çadır kuran ve Mustafa Kemal Paşanın kumandanı olan Kılıç Ali Paşanın huzuruna çıkar, ondan silah ve cephane ister. Kılıç Ali Paşa, “Bacı, sen evine git, biz erkekler savaşırız” der. Ama ne çare Senem Ayşe kararlıdır. Onun bu ısrarı karşısında Senem Ayşe’ye bir hedef gösterilir ve kahraman Türk kadını hedefi tam onikiden vurarak istediği yardımı Kılıç Ali Paşa’dan almaya muvaffak olur. Mücadelesi sırasında evinin yakınlarındaki bir Ermeni evinin cephanelik olarak kullanıldığını fark eder ve gözünü kırpmadan kendi evini ateşe vererek cephaneliği havaya uçurur. Mahallesi ve sokağına hâkim olan Senem Ayşe, kümbet mezarlığının batısındaki Hemhane kilisesinde bulunan ve Türklere top ve makineli tüfeklerle ateş açan Ermeni ve Fransız askerlerine karşı imha planı kurar. Yanındaki üç çete mensubu ile mezarlığın yüksek mevkiinden kiliseye ateş açarlar. Dikkati kendi üzerlerine çekmekte başarılı olmuşlardır. Diğer çeteciler ise gizlice kilise bahçesine sızarak kısa zamanda kiliseyi ele geçirirler. Senem Ayşe buradaki çatışmada çok sayıda Ermeni komiteci ve Fransız askerini tesirsiz hale getirerek büyük kahramanlıklar göstermiştir.

Çuhadar Ali: (1903-1920)

Çuhadar Hacı Mustafa Efendinin oğludur. 1903’te doğmuş. 17 yaşında iken iki Türk’ün Ermeniler tarafından şehit edildiğini öğrenince intikamlarını almak için bir tüfek ile Ermeni avına çıkar. Mercimek tepe civarında üç Ermeniden ikisini öldürür birini de yaralar. Sarıçukur çetelerine katılır. Bir çok çatışmalara katılır. Yine bir gün Arkbaşı’ndan geçerek baskına giderken yaralanır ve ancak onbeş gün sonra şehit olur.

Maraş’ın Milli Mücadele Savaşında Öne Çıkan Diğer Kahramanlarımız:

Mıllış Nuri, Çakmakçı Sait , Şehit Evliya, Abdullah Çavuş, M.Hilmi Dedeoğlu , Fatmalıoğlu Derviş, Osman Erşan, Mümtaz Eren, Haflz Ali Efendi, Sait Yalçın, Tekerekzade Ahmet, Zeki Karakız, Yusuf Çavuş, Şehit Evliya, Cennet Ali Gözükara, Bombacı Ahmet, Osman Eşbah, Mustafa Kuşçu, Muhittin Karakız, Vezir Hoca, burada zikredilmeyen nice şehitler ile tüm Kahramanmaraş halkı. RUHLARI ŞAD OLSUN.

Kaynak: “Gizemli Tarihi Kent Kahramanmaraş” basılmamış kitap-Ömer Işık

EBEDİ ŞEHRİM MARAŞ

Horasan’dan, Maveraünnehir'den, Asya'dan,

Malazgirt'ten, Kafkasya'dan gelmişem atayurttan.

Ben bu ana vatanımı, çok aradım da buldum,

İlel ebet artık burasıdır benim vatanım.

---

Sanma ki, kim önce geldiyse, burası herkesin,

Kim demiş, ben doğmadan önce bu yer başkasının.

Toprak olmuş atalarım, bana miras kalmıştır,

Şehrimin fatihi, atası Malik bin Ecder’dir.

---

Titreyen Mar’aş'ın kadrini, Fatih, Yavuz anlar,

Kız alırlar, bırakmayız burayı heman derler.

Tarihte yoktur, benzer havası, başka toprağı,

Poyrazı estikçe, mertlikle yoğurur toprağı.

-----

Karacaoğlan şiirinde, ben Maraşlıyım der,

Nice şair doğurdu bu toprak, nice yiğitler.

Şimdi yine es poyraz, yoğur beni toprağımla,

Düşmanım çok, nam salayım, aslımı unutturma.

---

Artık sığmam, Ahırdağı’ndan Aksu’ya, Bertiz’e,

Ey Gençlik sen onurunu hiç bir zaman düşürme.

Sütçü İmam’ın kurşunu, tutuşturdu çerağı,

Maraş'tan İstanbul'a başlattı, onur savaşı.

---

Bekler senden ataların, yadigar emaneti,

Cesaretinle korumalısın Cennet vatanı.

Ey Maraşlı düşürme yerlere, bu kurşunu Sen,

Ta ki vatanında şehit oluncaya kadar Sen.

Ömer Işık

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ömer IŞIK Arşivi