'Vatan ve hürriyet şairi' Namık Kemal'in vefatının 131. yılında anılıyor

'Vatan ve hürriyet şairi' Namık Kemal'in vefatının 131. yılında anılıyor
"İntibah", "Vatan Yahut Silistre", "Cezmi", "Zavallı Çocuk", "Kara Bela", "Akif Bey", "Gülnihal" ve "Celaleddin Harzemşah" gibi eserleriyle tanınan usta şair ve yazar ölümünün 131'inci yılında anılıyor

TEKİRDAĞ (AA) - Türk edebiyatının önemli isimlerinden "Vatan ve hürriyet şairi" olarak tanınan Namık Kemal, vefatının 131'inci yılında anılıyor.

AA muhabirinin çeşitli kaynaklardan derlediği bilgiye göre, yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarına bağlı Yenişehirli Mustafa Asım Bey ile Fatma Zehra Hanım'ın oğlu Namık Kemal, 21 Aralık 1840'da Tekirdağ'da dünyaya geldi.

Annesi Fatma Zehra Hanım'ı 1848 yılında kaybettikten sonra çocukluğunu dedesi Abdüllatif Paşa'nın yanında, Rumeli ve Anadolu'da geçiren Namık Kemal, dedesinin farklı kentlerde görev yapması nedeniyle düzenli bir eğitim alamasa da gittiği özel kurslarda Arapça ve Farsça öğrendi.

Dedesinin Afyonkarahisar'daki vali yardımcılığı görevinin ardından İstanbul'a babasının yanına gelen Namık Kemal, burada 3 ay Bayezid Rüştiyesine ve ardından 9 ay Valide Mektebine gitti.

Dedesinin Kars'a sancak yöneticisi olarak atanmasıyla 1,5 yıl burada kalan Namık Kemal, Karslı şair ve müderris Vaizzade Seyid Mehmet Hamid Efendi'den divan edebiyatını öğrendi.

Babasının 1855'te Bulgaristan'ın Filibe kentine mal müdürü olarak atanması ve dedesinin Sofya Kaymakamlığına atanması ile Sofya'ya giden Namık Kemal, Kars'ta öğrendiği aruz ve hece vezinlerini burada pekiştirdi.

Sofya'da evlerine ziyarete gelen dedesinin arkadaşı şair Binbaşı Eşref Bey, şiirlerini okuduktan sonra asıl adı "Mehmet Kemal" olan usta edebiyatçıya katip anlamına gelen "Namık" ismini verdi.

Sofya'dan 1857'de İstanbul'a dönen Namık Kemal, 1863'ten itibaren 4 yıl yeniden Tercüme Odasında görev aldı ve edebiyatta batılılaşmanın ilk adımlarını atan İbrahim Şinasi ile tanıştı ve "hak, millet, vatan, hürriyet, millet meclisi" gibi kelimeleri daha sık kullanmaya başladı. Tasvir-i Efkar gazetesinde fıkra ve tercüme yazıları kaleme aldı.

Komşuları Niş Kadısı Mustafa Ragıp Efendi'nin kızı Nesime Hanım ile evlenen edebiyatçının bu evlilikten Feride ve Ulviye adını verdikleri iki kızı, Ali Ekrem adını verdikleri bir oğlu oldu.

Gazetesi kapatılınca Fransa'ya gitti

Şinasi'nin 1865'te Tasvir-i Efkar gazetesini kendisine bırakarak Fransa'ya gitmesi üzerine, gazeteyi tek başına çıkarmaya başlayan Namık Kemal, Sağırahmetbeyzade Mehmet Bey, Menapirzade Nuri Bey, Kayazade Reşat Bey, Mustafa Refik Bey, Suphipaşazade Ayetullah Bey ve Ziya Bey ile İttifak-i Hakimiyet Derneğini kurdu.

Namık Kemal, yeni bir anayasa ve parlamenter bir yönetim kurulmasını amaçlayan derneğin görüşleri doğrultusunda yazılar yazdı.

"Şark Meselesi" üzerine yazdığı bir makale, usta yazarın gazetesinin 1867'de kapatılmasına ve kendisinin Erzurum Vali Muavini olarak atanmasına sebep oldu.

Namık Kemal, hükümet tarafından gönderildiği Erzurum'a gitmek yerine Ziya Paşa ile Paris'e gitti. Fransız hükümetinin Genç Osmanlılara ülkeyi terk etmelerini söylemesi üzerine Londra'ya geçen Namık Kemal ve arkadaşları burada Hürriyet gazetesini çıkardı.

Bir süre sonra arkadaşları ile arası bozulan Namık Kemal, gazeteyi çıkarmaktan vazgeçti ve 1870'de Sadrazam Ali Paşa ile barışıp yurda döndü.

Siyasetten uzak durmak, yazı yazmamak koşuluyla affedilmiş olan Namık Kemal, İstanbul'a döndükten sonra mizah dergisi "Diyojen"de imzasız fıkralar yazdı.

Sadrazam Ali Paşa'nın ölümünden sonra 1872'de İbret gazetesini çıkaran Namık Kemal'in, muhalif yazılar yazdığı için gazetesi kapatıldı ve mutasarrıf olarak Gelibolu’ya atandı. Usta yazar burada "Vatan yahut Silistre" oyunu ile "Evrak-ı Perişan" adlı eserini tamamladı.

Gelibolu mutasarrıflığı görevinden alınan Namık Kemal, 1872'de İstanbul'a döndü. Burada İbret gazetesinin tekrar başına geçen Namık Kemal, bir makalesi nedeniyle hakkında soruşturma açılıp gazetesi kapatılınca kendini tiyatroya verdi.

1 Nisan 1873 gecesi İstanbul'da Güllü Agop'un Gedikpaşa'daki tiyatrosunda sahnelenen "Vatan Yahut Silistre" oyunu, sahnelenen ilk tiyatro eseri oldu.

Oyun sonunda çıkan olaylar nedeniyle Kıbrıs'a, oradan da Midilli'ye sürgün edilen Namık Kemal, sürgün sonrası geldiği İstanbul'da Hürriyet Kasidesi adlı eserini kaleme aldı.

2. Abdülhamit tarafından ilk Osmanlı Anayasası için kurulan komisyonun üyeliğine seçilen Namık Kemal, padişahın aleyhine bir tehdit beyti yazıp, bunu mecliste okuyunca mahkemede yargılandı.

Asayişi bozduğu gerekçesiyle suçlu bulunup 6 ay hapis cezasına çarptırıldıysa da sonradan beraat eden Namık Kemal, Girit Adası'nda ikamete mecbur edildi daha sonra ikameti Midilli Adası'na çevrildi.

1879'dan itibaren 5 yıl Midilli mutasarrıfı olarak görevlendirilen adalarda yaşayan Türk ahalisinin sorunlarını dile getiren bir rapor hazırlayıp Babıali'ye sundu.

"Vaveyla", "Murabba", "Vatan Mersiyesi" gibi şiirlerini burada yazan usta edebiyatçı, Kıbrıs'ta yazmaya başladığı Celaleddin Harzemşah adlı eserini de burada tamamladı.

Okunmak için yazılmış olan ve 15 perdelik tarihi bir oyun niteliği taşıyan bu eserde yazar, Harzemşahlar Devleti'nin son hükümdarı Celaleddin Harzemşah'ı ve İslam birliği düşüncesini işledi. 2. Abdülhamit, bu eserinden ötürü Namık Kemal'e bala rütbesi (mülki rütbe) ile ödüllendirdi.

Midilli'den sonra 1884'te Rodos mutasarrıfı olan Namık Kemal buradaki çalışmalarından dolayı imtiyaz madalyası ile ödüllendirildi.

Daha sonra Sakız Adası'na mutasarrıf olarak görevlendirilen Namık Kemal, burada 2 Aralık 1888 günü 48 yaşında hayatını kaybetti.

Adada bir mezarlığa defnedilen "Vatan ve Hürriyet şairi"nin naaşı şair arkadaşı Ebüziyya Tevfik'in isteğiyle ve 2. Abdülhamit'in talimatıyla Çanakkale'nin Gelibolu ilçesine bağlı Bolayır köyüne taşındı.

Edebi dili ve özellikleri

Tanzimat döneminin en önemli düşünce, sanat ve siyaset adamlarından biri olan Namık Kemal, eserlerinde "Toplum için sanat" anlayışını benimsedi.

Eserlerini halkın anlayabileceği sade bir dille kaleme alan usta edebiyatçı, divan edebiyatının süslü-sanatlı dili yerine, belli bir düşünceyi iletmeyi amaçlayan yeni bir dil kullandı.

Gençliğinde Divan Edebiyatı tarzında şiirler yazan Namık Kemal, Avrupa'ya gittikten sonra yeni edebiyatı benimsedi ve bu tarzda eserler üretti.

Fransız edebiyatını örnek alan ve romantizmin etkisinde kalan usta yazar eserlerinde yurt, ulus, özgürlük gibi konuları işledi.

Osmanlı mimarisiyle 19. yüzyılda Tekirdağ'ın Süleymanpaşa ilçesinde yapılan Namık Kemal Evi'nde de usta yazarın eserlerinin ve gazetelerinin bulunduğu hatıraları yaşatılıyor.

Namık Kemal'in oyun türünde "Vatan Yahut Silistre", "Zavallı Çocuk", "Akif Bey", "Celaleddin Harzemşah", "Kara Bela"; roman türünde "Cezmi", "İntibah"; şiir türünde "Hürriyet Kasidesi", "Vaveyla", "Murabba", "Vatan Mersiyesi"; eleştiri türünde "Tahrib-i Harabat", "Takip", "Renan Müdafaanamesi", "İrfan Paşa'ya Mektup", "Mukaddeme-i Celal"; tarihi kitap alanında da "Devr-i İstila", "Barika-i Zafer", "Evrak-ı Perişan", "Kanije", "Silistre Muhasarası", "Osmanlı Tarihi" ve "Büyük İslam Tarihi" eserleri öne çıkıyor.

Muhabir: Ömer Ural

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.