Farklı görüşten STK'lar aynı davada birleştiler

Farklı görüşten STK'lar aynı davada birleştiler
Kızıl Çin’i İhtar ve Yapılan Zulümleri Protesto Yürüyüşü, Kahramanmaraş’ta hârika bir işbirliğine yol açtı.

Yüzü aşkın STK, Kamu Sendikası ve Meslek Birliği adına yapılan ortak basın açıklaması ile Doğu Türkistan “Diaspora”sının kurduğu Uygur Millî Meclis Başkanı Seyit Tümtürk’ün konuşmasında, Kızıl Çin’in Uygur’lara son yıllarda şiddetle uyguladığı soykırım ve zulümler lânetlendi.

Kahramanmaraş’ta faaliyet gösteren yüzü aşkın STK ile Meslek Birliği’nin on beş günden beri yaptığı hazırlıklar sonuç verdi. Yıllardan beri ilk defa görüş ve ideoloji ayrımı gözetmeksizin ayni amaç için bir araya gelen kalabalıklar, Doğu Türkistan’a Kızıl Çin tarafından yapılan zulüm ve işkenceleri topluca lânetledi. Hiçbir kuruluşun özel pankart ve flâmaları taşınmaksızın, sadece metrelerce uzayan al bayraklar ile gök bayrakların gölgesi altında yürüyen kitlelerin, zâlim Çin aleyhine haykırış ve protestoları arşa yükseldi. Tertip heyetinin komutasında geçekleştirilen yürüyüş, şehirde heyecan yarattı ve yer yer ağlayanlar görüldü. Coşkulu tekbir sedâlarıyla, “Kızıl-elmaya heeey, Kızıl-elmaya!...” mısraları yankılandı.   Ortak sloganları şunlardı: “Al bayraklı ede’lerden gök bayraklı mazlumlara selâm olsun!... Hak, hukuk adalet, Doğu Türkistan’a hürriyet!... Zâlim Çin, Doğu Türkistan’dan çekil!..”

index2-001.jpg

Basın Açıklaması

Müftülük meydanında toplanan kitlelerin varış noktasında, ilkin şehirde faaliyet gösteren bütün katılımcı kuruluşlar adına Satuk Buğra Han Vakfı temsilcisi Seyfullah Kaşgarlı tarafından bir basın açıklaması yapıldı.

Kaşgarlı basın açıklamasında özetle şunları söyledi:

Siz değerli Maraşlılar, kızıl Çin mezalimine karşı tek bedende birleşen yüzlerce ruhun kuvvetinden cesaret alarak diyorum ki: Dört bin beş yüz kilometre uzakta olan vatanımız, Doğu Türkistan yalnız değildir, sahipsiz hiç değildir! Millî ve İslamî kimliğine karşı savaş açanların mukayese kabul etmez orantısız gücü altındadır. Öyle bir zulüm ki, anaları evlatsız, evlatları anasız bırakıp kamplarda tutuyorlar. Bu kamplarda, güya eğitim verdiklerini söyleyerek akıl almaz, vicdan kabul etmez bir küstahlığın şahitleri ve seyircileri olmamızı istiyorlar!... Ama olmayacağız. Çünkü biz Müslüman Türk'üz!.. Tarih şahittir, Çin Seddi şahittir ki, TÜRK ESİR OLMAZ, TÜRK EZANSIZ OLMAZ, TÜRK BAYRAKSIZ OLMAZ, TÜRK KUR’ANSIZ OLMAZ! YİNE DE OLMAYACAKTIR!..

Sütçü İmam'ın torunları,

Aziz Maraşlılar,

Siz bilirsiniz, orantısız güce karşı savaşmanın ne olduğunu siz bilirsiniz; düşman bayrağı dalgalanırken cuma namazı kılınamayacağını bildiğiniz için dört bin beş yüz kilometre uzaktaki vatanınızda yaşayan kardeşlerinizin davasına sahip çıktınız! Namazı yasak, ezanı yasak, orucu yasak, Türk töresi ve İslâm dinine dair her şeyi yasak ve “aşırılık” olarak görülürken, evlere Çinli Gözlemci koyan bu zalim ve Firavun anlayış, Türklüğün çelik zırhlı duvarları aşan iman dolu göğsüne çarpacak ve bu yok etme siyaseti yerin dibine batacaktır! Hitleri, Stalini ve tarihteki tüm zalimleri utandıran bir zalimlikle soydaşlarımıza, dindaşlarımıza zulüm ediliyor!

Aziz Maraşlılar,

Türk yönetim sistemi, dünyadaki kapitalist, liberal, sosyalist ve Maocu sistemlerin tek alternatifi olduğunu bildikleri için kafir ve zalim sistemlerinin devamı için Türk Milletine saldırıyorlar! Evet, dünyada insanlık ailesinin tek umudu adil, paylaşımcı, hoşgörülü olan tarihî Türk yönetim sistemidir. Biz daha Oğuz Kağan döneminden beri "Gök çadır, güneş bayrak" diyen, ruhunda ve tarihi kodlarında Cihan Hâkimiyeti mefkuresi olan bir milletiz! Ve Allah'ın izniyle dünyadaki tüm zalim sistemler Türk'ün imanlı sinesine çarparak yok olacaktır!

index5.jpg

Aziz Maraşlılar,

Doğu Türkistan dâvası, Türk milletinin dâvasıdır. Doğu Türkistan dâvası, İslam ümmetinin dâvasıdır. Bu davayı sahiplenerek meydanlardan başkentlere taşıyacak olan zulüm karşıtı ruhunuzun sesine, tarih ve zaman kuvvet verecek! Zulüm ebedi olmayacaktır! Biz bugün safımızı belli ediyor ve diyoruz ki, Kızıl Çin' e yeni setler yaptıracak Türk-İslâm ruhunu, kimse engelleyemeyecektir!..”

Uygur Millî Meclis Başkanı Seyit Tümtürk’ün Konuşması

Basın açıklamasından sonra konuşan Uygur Millî Meclis Başkanı Seyit Tümtürk ise, Sütçü İmam’ın torunlarını selâmlamakla başladı ve özetle şunları söyledi:

Bugün Doğu Türkistan, tarihin yazmadığı bir zulümle karşı karşıya. Ben bu zulmü anlatmakta ve ifade etmekte zorluk çekiyorum. Doğu Türkistan’da Müslüman Türk milletinin ne dini, ne imanı, ne canı, ne malı, ne namusu ve ırzı kaldı!..  Bugün Türk milletinin ilk var olduğu coğrafya, Türk isminin taşlara yazıldığı, Türk milletinin İslâm’la şereflendiği bu coğrafya, Türk-İslâm medeniyeti ve ilâ-yı Kelimetullah’ın yükseldiği bu coğrafya, 1.5 milyarlık Çin komünistleri tarafından tarihin karanlıklarına gömülmeye çalışılmakta!.. Bugün Çin diyor ki, biz zulmetmiyoruz, biz işkence yapmıyoruz, biz kamplarda eğitim yapıyoruz. Üç yıldır bu yalanlarla Dünyayı aldattı. Ama Birleşmiş Milletlerin, Avrupa Parlamentosunun bir buçuk yıldan beri yayınladığı raporlar, bir milyondan fazla Uygur Türk’ü Müslüman’ın kamplarda işkence gördüğünü, uydu görüntüleri ile çekilmiş resimler ortaya çıkardı. Ama Çin bu iddiaları asla kaale almadı. Belgeler açığa çıkınca kampları kabul etmek zorunda kaldı, ama bu defa da biz burada “fikrî ıslahat ve ideolojik arındırma” yapıyoruz diye saptırmaya çalıştı. Aksine “fikri islahat ve ideolojik arındırma” dediği,  fikri Türk ve imanı Müslüman olan Müslüman Türkü yok etmenin adıdır. Oysa bunları dünyaya  meslek edindirme kursu diye anlatıyor.” Seyit Tümtürk, bu bağlamda Kur’an’ı ve hadis kitaplarını Uygur Türkçesine tercüme etmiş bir İslâm âlimi olan Muhammed Salih ve yüzlercesinin bu kamplarda şehit edildiğini; Prof. İlhan Tohti gibi dünyaca tanınmış olan ve sadece “madem özerk bölgeyiz, bizi de Çinliler gibi, birinci sınıf vatandaş yapın”, diyen bir iktisatçının ömür boyu hapse mahkûm edildiğini anlattı.

index1-001.jpg

Tümtürk özetle şöyle devam etti: Şimdi soruyorum: Birleşmiş Milletler Raporlarında 1.5 milyon dense de en az 5 milyon Uygur Türkü tecrit edilmiş durumda, binlercesinin organları Çinli iş adamlarına satılmakta ve Arap şeyhlerine “helâl organ” diye reklâmı yapılmakta. Bugün, sözde “Kardeş aile” projesiyle Çinli erkekler Uygur ailelerinde konaklama yapmakta!... İnsan ne için yaşar arkadaşlar?.. İnsan inancı, namusu ve iffeti için yaşar? Bizim hiçbir şeyimiz kalmadı, ama buna rağmen dünya sessiz, dünya kör!..

Kardeşlerim;

Bizler, elhamdülillah Müslüman’ız;  Cenab-ı Hak, Kur’an’da, Peygamberimiz hadis-i şerifte bize emrediyor. Nerede bir Müslüman’ın ırzı ve namusu tehlikeye girdiyse, bütün Müslümanlar sorumludur diyor. Hani biz Müslüman’dık, hani biz akrabaydık; Filistin, Mısır, Irak, Suriye için  dünyayı ayağa kaldıranlar ve medya nerede! Bu sayılan yerlerin hiçbirinin evinde böyle bir zulüm yok. Bunu anlatmak istiyoruz, çünkü zulme rıza zulümdür. Zulme karşı sessizlik zulme ortak olmak demektir. Hiç olmazsa zulme karşı duramıyorsak Hz. Ali efendimizin dediği gibi, zulmü dünyaya duyuralım ve hiç olmazsa dua edelim. Türkiye bile oradaki zulümden yeteri kadar haberli değil. Türkiye’de Doğu Türkistan’la ilgili tek söz sahibi bir takım vatan hainleridir. Zulüm bizi derinden yaralıyor ama bu suskunluk daha çok yaralıyor. Niçin? Çünkü biz bir ve ayni damarın kanından akan kardeşiz; biz akrabayız, Müslüman’ız, ümmetiz; bu sebeplerle bizim orayla ilgilenmek için bir değil, iki sorumluluğumuz var. Bu vatan hainlerinin aldatmasıyla Türkiye’deki yetkililer, maalesef “cepheyi genişletmeyelim, düşmanı çoğaltmayalım” diye bu konuda suskun kalıyorlar ve bazı vatan hainlerine fırsat verirken, Çin’i de cesaretlendiriyorlar. Ama bu suskunluk artık son bulmalı!... Maraşlı kardeşlerimizin bu zulme karşı duruşu takdire şayan, ama yeterli değil. İki hafta önce Endonezya’da idim; Endonezya, Çin büyükelçiliği önünde bir milyon kişilik bir mitingle zulme karşı durarak İslâm’ın şerefini ve izzetini de ayağa kaldırdı.  Niçin Türkiye’de yüz bin kişilik bir miting yapamıyoruz kardeşlerim?! Aksine biz, Türkiye’de niçin engellerle karşılaşıyoruz? Fiili ve kalbi duygularda dua ettiğimiz devlet adamlarımız, etraflarındaki danışman kişilerce yanlış bilgilendiriliyor. Bunun vebalini o danışmanlar veremez. Sayın Cumhurbaşkanımızın, - Filistin için - vaktiyle Davos’taki çıkışını ellerim patlayıncaya kadar alkışlayan bir adamım. Bu duruşun, Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz için de gösterilmesini istirham ediyoruz. Biz Sayın Cumhurbaşkanımızı, 80 milyonun değil, 1.5 milyar Müslüman’ın umudu olarak görüyoruz. Birleşmiş Milletlerdeki konuşmasında Filistin’den, Keşmir’den, Myanmar’a kadar bütün mazlum coğrafyaları anmasını alkışlıyoruz; ama  o konuşma metninden Doğu Türkistan’ı hangi danışmanın çıkardığını merak ediyoruz. O dışişleri yetkililerine, danışmanlara buradan sesleniyorum: Allah’tan korkun!.. Doğu Türkistan’daki zulmü görmezden gelmek, hiçbir gerekçeyle açıklanamaz. Orada çiğnenen namus, 35 milyonunu namusu değil, bütün ümmetin namusu, bütün insanlığın namusudur. Doğu Türkistan’daki olayları Amerika kışkırtıyor sözünü asla kabul etmiyorum. Amerika Doğu Türkistan’la ilgileniyorsa kendi menfaati içindir; eğer Çin’i parçalayacağım diyorsa, o kendi işi... Amerika’nın ilgilenmesi oradaki zulmü görmemize engel değildir. O bakımdan Kahramanmaraş’taki yüzü aşkın sivil toplum kurumlarını kutluyorum. Bu zulme hiç olmazsa buradaki sesleriyle karşı durdular. Maraş’tan 5-6 bin kilometre uzaktaki zulme, eliyle karşı çıkması mümkün değil, ama hiç değilse dualarınızla, haykırışınızla, sloganlarınızla Peygamber efendimizin hadisine uygun davranıyorsunuz. Ben sizlere 35 milyon D. Türkistan halkı adına teşekkür ediyorum.”

Program, yürüyüşe katılan bir din görevlisinin Doğu Türkistan mazlumları için yaptığı duayla sona erdi. Ve akabinde tertip heyetinin katıldığı değerlendirme toplantısında, Erzurum’dan başlayıp Maraş’ta devam eden bu tarz, yani tek vücut hâlinde, bütün farklı görüşten STK.’ların işbirliği yaparak düzenledikleri yürüyüşlerin, dalga dalga bütün Anadolu ve Trakya’ya yayılması dileğinde bulunuldu. Nihayet, Endonezya örneğindeki gibi İstanbul ve Başkent Ankara’da milyon sayılı yürüyüşler yapılarak Devletin elinin güçlendirilmesi, bu güç ve irade ile mazlum doğu Türkistan dâvasında Türkiye’de yeni bir strateji tespitine gidilmesi temenni edildi.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.