Mehmet YÜZBAŞIOĞLU
Şu Mektepler Olmasa
Osmanlının sön dönemlerinde Maarif Nazırı Emrullah Efendi “Şu mektepler olmasa maarifi ne güzel idare ederim ”sözü zaman zaman yeri geldiğinde hep konuşulur.
İşte o yılların maarif nazırının bu sözleri, Osmanlının son dönemlerine rastlamış olsa da o düşünce koskoca Osmanlı imparatorluğunun sonunu getirdi. Elbette yalnız bu değildi. Osmanlı , yeniliğe ve gelişmeye ayak uyduramadığı için battı. İngiliz buharlı gemiyi bulunca Osmanlının yaz gelsin iklime dayalı yolculuğunun bitmesine neden olmuştu!
Günümüzde ülkemiz çok şükür sanayide ve yeni geliştirdiği bazı teknoloji sayesinde dünya ile rekabet eder duruma geldi. Bu ayrı bir konu…
Osmanlı maarif nazırı Emrullah Efendinin sözleri günümüzde bazı idareciler tarafından “Şu basın ve medya olmasa ne güzel olurdu”…İçlerinden geçirdiklerini adım gibi biliyorum. Ama olmuyor işte…
Basın ve sosyal medyanın olmadığı yerde, ne hukuk ne demokrasi ve özgürlük ne de insan hakları olur. En yakın örnek olarak komşularımızı gösterebiliriz. Basının temelinde eleştiri vardır. Bu eleştiri yerinde olmadığında zaten kamuoyunda karşılık bulmadığını da hep bilmekteyiz.
Sorunlar elbette olacaktır. Sorunlar hayatın içinden ve kendisinden doğar. Hiç bir zamanda bitmez. Sorunların bitmesi hayatın bitmesidir. Hayat varsa sorun da vardır. Sorunsuz bir hayat düşünemeyiz; sonunlar hayatın tuzu biberi ve tadıdır. Birini çözersiniz, o çözümün içerisinden başka bir sorun çıkar. Böylece yaşam süreci, mücadele azmi hep yenilenir ve beslenir. Bu nedenle zaman bir bakıma mücadeledir. Doğumla başlar, ölümle biter. Bu insanlığın kaderidir. Mücadelenin sürekliliği hayatın diriliğini ve işlevselliğini artırır.
Öncelikle sorunların çözümünü dışımızda değil kendi içimizde aramalıyız. Çözüm üretirken ön yargılardan arınmalıyız. İlk başta kendimizi sorgulamalıyız. Bu yaklaşım çözümün yarısıdır. İşimizi kolaylaştırır. Karşı ile olan diyaloğumuzu artırır. Ondan sonra çözümü iletişim açar. İletişim, içimizin kalayı, yüreğimizin ateşi, beynimiz ışığı, dostluğun, sohbetin dili. Başka bir deyişle sevgi erdemlerimizin en doğurganın anası. Seversek acır, hoş görür, bağışlar, bağışlanırız. Seversek özverili olur, bölüşür, dayanışırız. Seversek güvenir güvenilir oluruz. Seversek başarır, üretir, mutlu olur, eylem selliğe taşıdığımız sürece kendimizi de başkalarını da mutlu ederiz. Tek çare geliniz olumsuzlukları azaltalım, olumlulukları çoğaltalım ne dersiniz?
Diğer taraftan: İletişim kurmayan insanlar, yalnızlaşır patlamaya hazır bir bombaya dönüşür. Oysa uyumlu beden dili, incelikli söz ve ses tonu, iletişim kapısını arkasına kadar açar, alanını yumuşatır ve genişletir. Bunlar birbirini dinleme ve anlama kültürüyle yetkinleşir. Sorunları da çözmede başaralı olurlar. Rahatlarlar, kuşkuyu yıkıp güveni beslerler. Kısaca ucunda çiçek açan, meyveye duran huzuru ve kaliteli yaşamı yakalarlar.
Sonuç olarak: Osmanlının son dönemine rastlayan Maarif nazırı Emrullah efendinin “Şu mektepler olmasa sözeline karşılık günümüze entegre ettiğimizde “Şu basın ve sosyal medya olmasa, bu şehri ne kadar güzel idare ederim “sözleri maalesef o dönemde sonuç getirmedi 21, yy’ da hiç getirmez onun için üste yazdıklarımı lütfen okuyalım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.