Fatmagül Abacı
Kar Yağdı İstanbul’a
Her yerde kar var.
Yurdumuz beyaz gelinliğini giydi, yıllar sonra. Bir uçtan bir uca beyazlandı.
İstanbul’a en son 1987 ‘de böyle bir kar yağmıştı ve yollar kapanmıştı, okullar yine tatil edilmişti. Bir yağmur yağdığında trafik felç oluyordu. Şimdi kar yağdı, hepten arapsaçına döndü. Ne tuz yeter, ne kar küreme aracı yeter, yirmi milyonluk şehre. Yetmedi de. Ekranlarda ,haber ve ajanslarda sürekli haber konusu. Eskiler derler; İstanbul’a kar yağmayınca Türkiye’ye kış geldi, demeyin. Hammadde girişi, gıda, sebze, meyve girişi olmayınca, geçit vermeyince yollar kalakalıyor. Ve ülkemizin en gelişmiş metropol böyle olunca ,diğer illerimizi düşünün.
Yıllar sonrası Antalya’ya dahi kar yağdı.
Doğu illerimiz de şaşılası bir durum değil belki ama Datça’ya bile yağdı.
Beyaz güzeldir Azizim. Kar yılı varlık yılı denir. Bereketlidir. Doğal kaynak suları artacak, barajlara fayda, kar suyu faydalıdır, meyvesi bol olur, sebzesi bol olur, tahılı bol olur inşallah.
Kiri temizler, hastalıkları giderir, havayı temizler, gürültüyü emer, görüntü güzeldir de…Ah bir de her yer beton olmasa !
Öyle ki o kadar yoğun yağmasına karşın birbirine değmeden, her birinin karakter yapısı farklı olarak düşer yere. İnanılmaz bir durum. Ve yere düştükten sonra altta kalan üzerine yağanı karşılıyor , birlikte çoğalıyorlar. Kütleleri artıyor, hacimleri genişliyor. Yağmur gibi coşkun değil. Ağırbaşlı ve sakin. Güneşi bile gördüklerinde yavaş yavaş eriyor. Yavaş gelip yavaş gidiyorlar. Bu ne ahenk bu ne uyum Yarabbi!
***
İstanbul’umuzun trafiğinin nasıl olduğunu bilmeyen yok, resmen arapsaçı. Yeni önlemler alınmasına karşın değişen bir durum olmuyor çünkü trafiğe yüzlerce araç katılıyor. Nüfus bir ülke kadar olan sevgili İstanbul çok sevilmesinin yanında bir türlü derlenip toparlanamıyor.
Karın yağdığı ilk gün pazartesi günü 15:30 da paydos verildi. Bence geç verilmiş bir karardı. Çünkü araç yola çıktığından beş dakika sonra tipi şeklinde bir yağış inanılmaz ! E-5 kilit. Kimsenin kar lastiği yok, zinciri yok. On beş dakika içinde sağa sola kayan araçlar trafikte yol geçişini imkansız hale getirdi. Kar kürüme aracı gelmiş ama gidecek yol yok.
Kayan araçlardan geçiş yok. Bizim aracında lastiği uygun değildi. zincir zaten yoktu. Serviste panik başladı.E-5 in ortasında mahsur kalırsak o kadar yol bu havada nasıl yürünür.
Taksi zaten yok. Olsa bile o bile ilerleyemiyor. Siste görüş mesafesini kısıtlıyordu. Aracımız Beşyol’a kadar zar zor gelebildi ve bizi E-5 kenarında bırakıverdi. Herkes birbirine baktı.
Nasıl gideceğiz?
Ne yöne gideceğiz?...
İnsanlar canlı kardan adam gibi olmuştu. Neyse şemsiyem yağmur için hep taşıyordum. Şemsiyeyi açınca Meltem ben de seninle geleyim, ayakkabım kayıyor dedi. Onu koluma taktım ve şemsiyenin altında yürümeğe çalışıyorduk. on dakikalık yolu kırk beş dakikada geldik. Yerler kayıyordu. Herkes bir tarafa doğru ilerliyor, çocuklar şendi ,ama.
Evlerine ulaşamayan iki yakınımız otelde kalmışlar. Salı günü evlerine dönebildiler.
Evde olmak ne güzel bir duygu. Yalnız benim değil, birçok insanın Covidle birlikte ev düşkünlüğü arttı.
Her şey ayarında dozunda güzel. Her şeyin fazlası zarar, azı da kıttır.
Kalın sağlıcakla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.