Mehmet Akpınar
BİLGİ VE ŞUUR
Bilginin, birde ahlakının ve şuurunun olması gerek...
Aslında ilim nedir? Sorusunun cevabını iyi okumak gerektiğini düşünüyorum...
Benim çok hoşuma giden, İlmin bir tarifi de;
“İlim; meselenin künhüne vakıf olmaktır.”
İlim; bilmek, anlamak ve idrak etmektir...
İlim; sadece kuru bir bilgiyi aktarmak ve öğretmek değil, bununla beraber, konunun idrak edilmesini sağlamak ve de işin özünü kavramak, kavratmak demektir...
Muhataba bir bilgiyi aktarırken, o konuyu özümsemek ve sevmek gerektiği gibi, alıcının da hazır olmasını ve bilgiyi isteyerek ve severek almasını sağlamak gerekiyor...
Şimdilerde eğitim metodunda anlaşılması gereken en önemli konu budur, diye düşünüyorum...
İşimizi severek yapıyor muyuz?
Öğrenciye bilgiyi sevdirebiliyor muyuz?
Öğrenci, bizi seviyor mu?
Öğrenci, bizim samimiyetimizi hissediyor mu?
Öğrenci, bilgiye hazır mı?
Bilgiyi vermeye başlamadan önce bilgi için yapılacak olan hazırlıklar ve aşamalar, daha önemli diye düşünüyorum...
Bilgiyi verecek kişinin, “biran önce saatimi doldurayım da gideyim” düşüncesinde bir öğretici olmaması gerekiyor...
Bilgiyi verecek kişinin, o işin derdini ve sevdasını taşıyan bir öğretici olması gerekiyor...
İnanın, öğreticinin yaşlı veya genç olması hiç önemli değil...
İnanın, öğreticinin konuyu çok iyi bilmesi veya az bilmesi bile, o kadar önemli değil...
Aslolan, öğreticinin bir derdi-davasının olup, olmadığı meselesidir...
Aslolan, öğreticinin işini severek yapıp, yapmadığı meselesidir...
Aslolan, öğreticinin işine aşık olup, olmaması meselesidir...
Bu yazıyı yazmaya karar vermemin sebebi, bazen ufacık hatırlatmalar, şuurlu nesillerin yetişmesine sebep olabilir, diye düşünüyorum...
Bu konuda, milli eğitim camiamızın eğitim gönüllülerine, Kuran Kursu eğitimcilerimize,
ve en önemlisi de, sivil toplum kuruluşlarımızın gönüllü üyelerine çok büyük görevler düşmektedir...
En yakınlarımızdan başlayarak, çorak gönüllere ve hakikate susamış isyan çiçeklerine ulaşmak zorundayız...
Bataklığa saplanmış ya da bataklığa düşmek üzere bizleri bekleyen o kadar çok nesiller var ki, zaman; onları sorgulama zamanı değil, zaman; onlara merhamet elimizi uzatma ve ahlaklı bilgiyle tanıştırma zamanıdır...
Sözlerime son verirken, bizlere bilgiyi sevdiren ve yılmadan, sevgiyle üzerimize titreyen hocalarımızın ellerinden öpüyorum...
Vefat edenlere Allah’tan rahmet diliyorum...
Hastalıkların ve ayrılıkların son bulacağı aydınlık ve huzurlu günlere kavuşmak ümidiyle, Allah’a emanet olunuz...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.